20 Aralık 2009 Pazar

OhYes!

içim nasıl daralıyo anlatamam!
off fenalara geldik.
evet evet i'm not free anymore...

30 Kasım 2009 Pazartesi

meet me on the equinox

garip bi enerji var iyiyle kötü arasında. evet bence gayette güzel bişeyler olucak gibi. ama kötü de olabilir. ne zaman demedik ki her sey cok guzel diye.. evet dedik ve her sey bok gibi olmustu. şimdi de güzel ama dememek gerek cok güzel diye.. tatil bitiyo yine ve ben kendimi cok kötü hissediyorum bu yuzden. sınavlar yüzümüze yüzümüze yığılıcak ve bi yandanda öss denen saçma sey sırıtıp duruyo.. ölüm günümüzü bekler gibi nisanla haziranı bekliyoruz. dedim ağustos bitsin deli gibi calısıcam... eylül bitsin süper olucak. ekim bitsin calısma temposuna giriorum.. kasım geldi kasım bitti.. aralık geldi ve inanıyorum öküz gibi calısıcam.. hahaha of bayık bayık bi sabah.. pazartesi sabahı bi pazar sabahı gibi. çöpçatanlık yapıcam bugün haha. bakalım ya of. cok bayık bi günn gün gün.. ajdar olmak istiyorum. dertsiz tasasız maksimum eğlence.. on numarayım on.konkon. kötürüm gibi bi kedim var evet mario. dışarı kaçmak. kedi arkadaşlarıyla doyumsuz oyunlar oynamak icin tüm gece uyutmadı benii ağlaa ağlaa ağlaaa deli etti. şimdide cam kenarında oturmus onları izliyo. ahh yazık yavrum ahh yazık benim miniğim. ama cıkaramam ki daha kuduz aşısını olmadı
6aylık bi bebek o. pislenicek hem. ev kedisisin sen haddini bil dedim burnuna küçük bi öpücük kondurdum.. hatta tuvaletinin kumunu kökten değiştirdim.. et verdim. koynumda uyutmaya calıstım. tüylerini taradım. ama nankör hayvan ağladı durdu işte.. neden böylee yaa.. nankör mario. hayvan değil o.. neyse kuşlar seee you

17 Kasım 2009 Salı

bohemian rapsody

ben guzelim.ben cok guzelim ama aslında içimdeki güzellik değil etrafın güzelliği yüzümü yaran. sarıp sarmalayan.. cok saçma elim kolum kırık. bi süre içinde olsa nefret duygusunu damarlarımdan akarken hissetmek ne guzel. olumlu şekilde bakmak hep geçmişle kaynaştırdıgın geçmişe. sen ne kadar salaksın ya. ne kadar boş beyinsiz. evet o sen benim. ben sen olmak istemezsin.kimse ben olmak istemez. belki ister ama içimi görse kalbimdeki sıkıntı acıyı yaşasa. görse istemez..yaptıklarım geçiyo gözlerimin önünden ister istemez bi küfür çıkıyo ağzımdan. kendime ediyorum. kimseye değil yaşadıklarıma değil. geri dönmeyenlere yada olmayanlara değil. sadece kendime benliğime.. uykularımı kaçıran bi kelime bazen. bazende baş dönmesi..ellerim soğuk. aptal şekilde ellerim soğuk.. birleştirim içime sokuyorum tam kazağımdan içeri.. o zaman tamamen üşüyorum.. sonra gözlerim kapanıyo..içimden hicbişey yapmak gelmiyo o zaman..ateşimi ölçüyorum 36.6 gösteriyo..yükseliyo mu? kalp atışlarım.gözkapaklarım ağırlaşıyo.. kimseyi sevmiyorum.gerçekten.......... kendini kandırmak. sevdirmiyo sana kimseyi. uçmakkaçmakkaybolmakkesipatmak. hepsini yapmak istiyorumm.......... kimseyi istemiyorum.....................

12 Kasım 2009 Perşembe

last goodbye.

kocaman bir gülümseme.. yalanlarla dolu. hem gerçek hem yalan. düşündüm de ne kadar cok sey farklı gözüküyo ikide bir gözüme. bi gün iyi bazen bi gün kötü

28 Ekim 2009 Çarşamba

yıkıldı galiba..

karanlık cok karanlık içinde bi kaç sayfa aşk.. sonra tekrar eden. şeyler.. en cokta bi cümle.. o kadar anlamsız boş ki aslında.. kimsenin haberi olmadan.. sessizce yatağımın içinde saçmaladım durdum önce.. sonra sonra.. öncesi oldu.. geçmişe tutunmuş boşlukta sürüklenirken.. geleceğin getireceklerine boş anlamsız. anlamayan gözlerle bakmak.. dedim önce.. sakin ol. sonrası siyah beyaz bi film şeridi gibi. karmaşık ama duygusal. romantik komedi de değil aslında.. baş ağrısı..mide bulantısı.. halsizlik. önce biraz kaçtık uzaklaştık. sonra taşlara takıldık. sonra tekrar kalktık ayağa yıkıla kalka.. dünyalar yıkıldı kimi zaman.. dünyalar cok oldu.. fazla oldular.. tekrar,tekrar etti hersey.sonra herseyi sildik attık. beyaz bi peçete oldum bazen. sevdim peçete olmayı. pekte peçete sayılmaz tuvalet kağıdı denilicek cinsten hani.. tek katmanlı hemde.. suda eriyen cinsten.. hayallerle birlikte tek başına sarmalanmış bi beyazlık.. sonra atıldı suya.. eridi gitti... pisliğin tam ortasında.. ne kadar mutlu sakin göründük.
ay ben cok halsizim yatıcam..

22 Ekim 2009 Perşembe

stupid details..

bi şarkı açık suanda. youtubedan baska versiyon bi karının ağzından çıkan nağmelerle dinliyorum.. acılar kalp kırıklıkları eski günler yeşillikler etrafta yusufçuklar gibi uçuşup duruyo.. başımın üstünde dolanıyo..kafama konuyolar bazen.. sonra en saklı yerlerimdeki fitili ateşliyolar.. ama ben böceklerden.. o tür her şeyden korkarım.. dokunmasınlar isterim.. korkularımla yüzleşirim bazen. korkak küçük bir kız cocuguna dönüşürüm.. sonra acının.korkuların üstüne giderim. saçma sapan düşüncelerle sevişir o yusufçuklar.. kalp kırıklıkları kendi kendine bi anda tamir olurlar.. yara bandı etki etmez önce.. sonra kırık kırık yapışmış uzun koşular sonucu soluyan hayvan kalbimi ellerimde tutar geçmişe doğru bi tekmede fırlatırım. tek atış..minik sevgi parçalarını dağıtırım peri tozları gibi pırıl pırıl parlar kalbimden çıkan kelimelerle birlikte..sonra böyle birden aşık olurum kime oldugunu bilmeden.. ilgi gösteririm.ilgi isterim. sonra özlerim özlediğimin kim ne oldugunu sormadan sorgulamadan.. içime bi özlem çöküverir yalnız gecelerimde.. düşünmem kime bu özlem diye.. kalbimi taradıktan sonra yanlıs alarmlar çalar cunku her yandan.. susarım. içim konusur kendimle.. beynim devre dışı olur sonra.. sonra .. sonra.. severim.. sevilmemeyi sevilmeyi..öpülmeyi severim.. derinden severim. sonra aynadaki yansımamla sevişirim.. kendimle. dokunmayan yerlerime dokunurum. buzlu camın ardında.. altında yaşanmışlklardan kırışmış ruhuma dokunurum.. düşünürüm bedenim taze.. ya ruhum??
ya kirli oyunlarla kirletilmeye calısılmıs ruhum. kaç yasında 1500? ölümsüz benden daha cok yasayan ağırlıgının 200 gram( sanırım) olarak kanıtlanan saf ve temiz ruhum..ölümsüzlüğün tadını cıkarım.. kendimizi ölümlü biliriz. değiliz ki.. et parçası erir gider çürür yem olur.. ama önemli olan ruh değil mii?
o ölümsüz.. güçlü.. güçlenen günden güne.. hiçbirinizi sevmiyorum.. çünkü her birinize aşığım insanoğlu.. hepinizi seviyorum. saçlarınza dokunup kendimden uzaklaştırıyorum hepinizi..
güzel garip farklı. herkes iyi.. dibine dek ..sonuna dek..

11 Ekim 2009 Pazar

rüyalarımdaydın derin uykularda..

hiç bişeyi umursamayan ruh halindeyim son yarım saattir.. kendime güvenim top seviyede dolasırken ben huzurlu ve mutluyum aynı zamanda bi sıkıntı sebebini bilmediğim sanırım pazar sendromu dedikleri şey olsa gerek..o pazartesi sendromuydu galiba yaa.. neyse emin değilim.. bu benim ruh halim ve kimsenin ona dokunmasına izin veremem kusura bakmayın..biri var uzak ama biraz yakın.. hem hersey guzel olabilir.. hemde hiçbişey olmadan yolumuza devam edebiliriz.. biraz şımarık uyuz kendine aşırı güvenen.. ve sempatik biri.. böyle hep hayal vardır..çok largeız ama takılmak gerek.. biraz yaşamak gerek hayatı.. cokta takmamak gerek.. bakalım su sıralar kimse umrumda değil ama olsa fena olmaz olmasada olur:)

4 Ekim 2009 Pazar

iç hesaplaşmalarım..

kendi içimdeki çürük yaşanmış kalıntılarından dolayı herkese aynı bakıyorum. gözümde bi at gözlüğü var sanki kafama göre herkese aynı etiketi takıp aynı gözle yaklasıyorum.. kimseyi dinlemek kimseden akıl almak istemiyorum.. böyle kendi hayatımı kurup tüm kararları kendim almak istiyorum. hani diyolar ya herkes kendi istediğini yaşar diye.. koca yalan.. stres sıkıntı toplum baskı.. fena fena.. of ben cok fena baymacalardayım.. evet hayalimi yaşattığım bi kahraman daha ortaya çıktı.. hani böyle tariflerime uyan.. uydukca benim gözlerimi bağlayan.. cok sacmaladım abarttım ergen triplerinde takıldım. iğrenctim fenaydım. bok gibiydi.. ama güzeldi. of ne biliyim ya ben hep bi karamsar hep bi karmaşa içinde yaşıyorum duygularımı.. meteninde çağanında a...k.. psikolojik etkiler bıraktılar galiba off ya ben farklıysam dedi.. ya farklıysan? ya değilsen. acı cekmeye halim yok. takılmak gerek takmamak gerek ben takılıp takmamazlık edemiyorum.. ay o kadar yorgunumki. hic bi seye halim yok.. nefes almaya bile.. mutsuzum.. kış geliyo ben kışı sevmiyorum.. hemde hiç sevmiyorum! sıcacık yorganımın altında yıllar aylar gecene kadar.. benim mutlu olucağım bi bahar gelene kadar.. yeni bi hayat kuruluna kadar uyumak istiyorum.. uyandığım her yeni sabaha küfrediyorum.. istemiyorum kimseyi.. ama istiyorum. ben aptalım ya yemin ederim ben bir aptalım.... sorunlu hasta psikolojik manyak..........

29 Eylül 2009 Salı

110

seni anlattım sayfalarca bende kalan neyin varsa
bi şişeye koydum sonunda... denize attım...
benden uzak ol istedim,düşünmekten vazgeçtim
kaçtım saklandım ormanın içinde kimse bulmasın istedim
çünkü seni sevmeye görmeye gücüm yok benim. basit bi cümleden ibaretim.. seni unutmaya cok istekliydim, beceremedim..
kırıldı düşler sözlerinde, bi cocugun gözlerinde.. öldürdüğün bi aşktı bu..
sakladım çekmecemde..

27 Eylül 2009 Pazar

sen hiç kaktüs olmak istedin mi?

ben istedim,hemde cok fazla.. tepkisiz dikenli hissiz.. cok olmak istedim gecen gun.. bi an için oldum da.. sonra içimde bi yerler acımaya basladı bi kaç dakika içinde.. sonra cok olmak istedim olamadım. sacmaladım güldüm geçtim takıldım ettim.. böyle garip bi his.. bazen biri geçiyo sonra diğeri diğeri diğeri.. aa bak orası aa bak burası orası.. garip bi sekilde sürüklenip gidiyo içimde.. böyle kapı açılıyo bazen kalbim 564564 parcaya ayrılıyo.. sonra değişik oluyorum. garip yaa kim gelsin kim gitsin bilmiyorum.. böyle uzaklastıgında bi yerden kalbinde kalıyo.. bi film izlemiştim.. o repliği unutamıyorum.. tam hatırlamıyorum ama böyleydi galiba.. ne kadar garip ölürken aşkınıda seninle beraber götürüyosun..






bilmiyorum hiç bişey.. oldugum heryerden uzaklasmak istiyorum..

21 Eylül 2009 Pazartesi

solgun günler..

soguk bi gece.. oğlum kucagımda uyuyo.. guzel bi şarkı çalıyo etrafta içimdeki tüm düşüncelerle dans ediyolar yavasca.. ruhumu sarıp damarlarımdan geçiyo. beynimi ele geçiriyo.. zaman geçtikçe bi soguk bi sıcak. daha temkinli hersey daha yavas.. daha sade daha guzel.. garip farklı hiçbişey yok ortada bu da beni garip bi sekilde mutlu ediyo. hersey olması gerektiği gibi değil kesinlikle.. ama düşünceleri öldüren hisler olması gerektiği gibi düşündürüyo beni.ve öyle hissediyorum hersey cok guzelmiş gibi.. bazı şeyleri sorguladıkça derinine inmeye calıstıkça daha cok örümcek ağları sarıyo etrafı.. bi bilmecenin içinden ne kadar cok cıkmaya calısırsan o kadar cok uzaklaşıyo cevap. olan bi soruna.. soruya.. hiç dokunmicaksın.. ya zaman çözücek yada hiçbişey. öyle kalması gerektiği gibi kalıcak.. gücümüz var belki... beynimizin ruhumuzun kalbimizin. ama bazen öyle durumlar var ki hiç bişey fayda etmiyo.. bu üçünü kullanıp hayatını istediğin şekilde yönlendirmeye calıstıkça daha cok karışıyo. arap saçı gibi. çözmeye calıstıkça daha cok büyüyo.. oldugu gibi yasıyosun hayatı. fazla düşünmeden mutlu bi sekilde.. bu gerçekten huzur veriyo belki.. yada öyle sanıyoruz.. çabalar uzak. çabalar fayda etmez.. istemedikçe zaten bütün olan güçte kayboluyo.. sadece olmayan bi seyin etrafında daireler çizip duruyoruz işte. hayat böyle değil mi zaten? girmeye calıstıkça acıyan bi can.. denedikçe yorulan.. herseyden soguyan. soguk kalbimizi ne kadar kurtamaya calısırsak o kadar sıcağa yaklasırız.. mutluluga aska bazen. aşk .. 3 harften fazlası değil.. dene yanıl. dene durmadan. yok saçma gerçekten.. baglanmak belkide. değersiz bi kaç harften ibaret. sonu gelmeyen cümlelerin kahramanlarına baglanmak akıl karı değilmiş.. sızlar tabi bazen sol yanım. insanlık halleri.dogal duygular sunulmuş bazı bize.. yukardan.. herseyin kimyasal acıkmalası varken bununda varmış.. vücuttaki tüm dengeleri değiştirmek zaman alıyomus gerçekten.. hani derler ya her olan olayda yeni bişeyler öğrenirsin.. çekilen her acıda.. rüzgarın şiddeti giderek artar bazen.. alışır vücudun. bağışıklık kazanır.. daha fazla rüzgar.. içte yaşanan fırtınalar.. kalpten kopup bütün bünyeni dağıtan.. biraz kalp mantık dinlendirmesi sonucu.. daha güçlü.. belki bi kaç ilaç..ilaç gibi gelen hersey. noldu smdi daha mı güçlü.. evet öyle.. ihtiyacım olan sey et parcası değil.. et parcasının içinde bulunan benimle dolu olan bi kalp değil. biraz anlayıs bi parça mutluluk ve güven.. bi kaç uyduruk cümle kurup soğuklara dogru kendini çeken değil..içi boş bahanelerle cocuk avutmaya benzemiyo hayat.. gerçek hayat bu değil.. gerçeklik kesinlikle bu değil.. asıl gerçeklik içimde dolasan bi duygu.. bana tatlı bi sekilde gülümseyen.. tatlı bi duygu..zorla hayatlara dahil olma cabası.. gerçek hayat gerçekten bundan daha fazlası........

7 Eylül 2009 Pazartesi

details in the fabric...

kelimelerin dökülmesi için acının kamçılaması gerekiyomus ruhumu.. bunu anladım bu geçen 1aylık süreç içinde.. ruhum bomboş kafam bomboş oldugu sürece saçmalayıp duruyorum sadece.. nası nerden kim hic bu sorularla ugrasamıyorum..ve hala yazamıyorum

15 Ağustos 2009 Cumartesi

keyifli bi gün...

oturdum evimde tek başıma..herkes uzakta.. korkarakta olsa evde tek başıma kalmaya bayılıyorum geceleri. ama böyle ufak ufak tatlı hisler var içimde.. uzakta olan birine..uzak ama yakın:) o zaman bi şarkıııııııııııı...

bi gün yine karşıma çıksan ellerimi tutup yalvarsan yaptıklarından pişmansan affetmem
bırakma beni nolur desen kalbinin sesini dinlesen beni cok sevdiğini bilsem affetmem...:)
istemem artık aşkını sensiz kurdum yaşantımı zehir ettin bu hayatı affetmem
unuttum hep sözlerini o güzelim gözlerini artık ne yapsan boşuna affetmem..

13 Ağustos 2009 Perşembe

ılık.

adını bilmedikleri zaman daha doğru bazen belkide hersey yalandan.. tüm oyunlar,sıkıntılar,mutluluklar...hersey ama hersey bi yalanken tek gerçek aşk. herşeyin ötesinde..büyüyoruz. öğreniyoruz.. nereye kadar?... o kadar değişik geliyoki bazen söylenenler yaşananlar.. kopamadığını düşünürken.. düşünürken. düşünmeden yaşayamazken. şimdi uzak şimdi cok uzak geliyo söylenenler. böyle bi kaç parça çekirge ölüsü arasından sıyrılıp gelen uzaklar.. uzaklar yakın oldu sanki... artık gerek yok hicbişeye.. kandırılmaya... çocuk yerine konup oynatılmaya.. iyi gözükmeye calısılan bi yalancıyı oynamaya..

30 Temmuz 2009 Perşembe

she wants revenge.

erkek türü o kadar aptal ki.. evet cok salak. intikam soguk yenen yemekmiş yaaaa ben baya bi sogutuyorum su aralarr hahahahahahah:S ilk defa kendime acıyorum. bekle sen bekle..

27 Temmuz 2009 Pazartesi

you live,you learn...

ağzımda yarım yaşanmışlıkların tadı.. herşeyden biraz var. bi parça tat herkesten.. her hücrem 100 kilo sanki bugün.. ağırlık var üstümde.. bu durum fiziksel mi bilemem ama ruhsal bi çöküntü var bugün. nereye gitsem sıkılıyorum bi parça.. hiç sorumluluk almak istemiyorum. konuşmak istemiyorum. bazen istiyorum bazen istemiyorum. ruh halim bi güneşli bi yağmurlu... insanların kalbini kırıyorum. sonra bana yakışmayan şeyler yapıyorum.. birinin kalbini kırıyorum,sonra ardıma bakmadan uzaklaşıyorum suç mahalinden... ayıp mı ediyorum?? artık umrumda değil kime ne yaptığım. kimin bana ne yaptığıda aynı zamanda...kırıldım belki bugüne kadar her sekilde bi parça.. dağıldım.topladım.dağıldım.toplamayı beceremedim.toplattım kimi zaman kendimi. buna benzer seyler yasanıyo her dakika. her saat. belki her gün.her ay.. ama suanda aşırı bi boşluktayım yaz başladığından beri.. bi sorumlulugum yok belki o yuzden. uyuyorum uyanıyorum aynı. uyuyorum uyanıyorum aynı. daha farklı ve somut seyler istiyorum.. evet bunu istiyorum.....

ne demiş mor. zaman geçer büyürüz sertleşir dünya...........

23 Temmuz 2009 Perşembe

saçmalamak.

içim çok sıkılıyo bu akşam. mutsuz yanım ortaya çıktı sanki.. garip değişik huzursuz. isteksiz. sahte gülüşler..boş..

haunted by the memories...

küçük bi duygu var içimde. nokta kadar. hissedilmesi gereken. ama o kadar fazla önemsenmeyen. kimseyi düşünmek istemiyorum ama. döndüm. evime. yatagıma. gri kaldırımlı can sıkıcı şehre.. oldu biraz geleli. ama gelmek gitmek kalmak. ne orda kalmak istiyomuşum ne de burda...hiç bilmediiğim bi yere gitmek istiyorum. ordan sıkılınca baska bi yere. ordan baska. ordan bambaska. hic tatmin olmam heralde bu konuda.. sadece heryerden kaçasım var..ne yapmam gerektiğini bilmeden. evet aptalca bi duygu. napalımhayat. öss senesi gerçi de elime bi test kitabı alasım yok. napcaz bilmiyorum temmuz bitsin ağustosta baslıcaz artık napalım. bi sene kasıcam sonra rahat. konu nerden nereye geldi. aah sıkıldım. lets go and see you.

10 Temmuz 2009 Cuma

lilac wine.

neler oluyo. kim kiminle nerde ne zaman? herkes iyi güzel ama benim canım çok sıkılıyo. hemde inanılmaz çok! iki tarafta kaldım sanki...içimden hiç bişey gelmiyo yine. kitlendim sanki bu aksam. ruhum kitlendi. neden değişkenim ki ben bu kadar?? gitmekle gitmememek arasında bi ikilem. annemi üzmemek gerek ama canım cok sıkılıyo. özellikle bu aksam. ben gayet gucluydum ya söylememeliydim hiç. kurmamalıydım o cümleler içimde kalmalıydı..............

kalmak? kalmamak? yada kalamamak...

ne istediğimi bilmeden çaresizce dakikalar geciyo önce.. sonra saatler sonra bi bakmışım gece yarısını geçmiş. güçlü olmak lazım dedik. uğraştık çabaladık. bi cümle kurdum sonra. sonra bi diğerini.. sonra diğerleri geliverdi arkasından.. bi anda zayıf düştüm. sonra gece yarısı telefon yanımda. kulağımda müziğim bişeyler karalarken buldum. kafamdan yazdığım senaryolardan biri gerçekleşti.. bi kaç felaket senaryosu. bi kaçta mutlu sonla biten. evet garip bi sondu kabul ediyorum.. daha önce başkaları tarafından yazılmış belki yaşanmış ama benim ilk kez tanık oldugum bi sahne...ilerde geriye dönüp baktığımda guzel bi hatıra aslında. genelde kendimi seviyorum ama bazen gıcık oluyorum.. galiba ikizler burcu olmamın yüzünden.. benim içimde gerçekten iki kişi var. bazen ben bile inanamıyorum kendime..birini dışarı cıkarıyorum ve saçma sapan düşünene kızıyorum. sonra gülüyorum... çok gülüyorum..düşmemek için atlamak gerek bazen. bende farkında olmadan nerden gelip nereye gittiğii belli olmayan bi dağa tırmanmaya basladım sanki.. itilip düştüm önceden en tepeden. yara bere içinde ölmeye yakın kalktım yerden... sonra yürüdüm biraz iyileşmeye calıstım. sonra ufak bi dağ gözüktü ilerde.. bünye alıskın tırmanya bana sormadan başlamış.. daha yükseklere çıkmadan alçaktan atlamalı mıyım diye düşünüyorum bu sıralar..çünkü bonuslarla ilerliycek bi yol sanki. benim istediğim yönden değil..5 gün sonra yatağıma , kendi dünyama geri dönmeli miyim?... bilmiyorum hiçbişey...
salı gününe kadar düşünme süreci................

2 Temmuz 2009 Perşembe

hallelujah...

küçük bi su damlası akıp gitti üzerimden.. sonra diğeri.. sonra diğerleri...tek başına ve huzurlu bi yerdeyim şuanda.. gözlerimi kapatıyorum.. derine iniyorum bi süre ruhumda.. huzur var damarlarımda dolaşan.. her kan pompalandığında vücuduma bi parça daha mutluluk ulaşıyo beynime doğru...yiğit dün gece bacaklarımın dibinde bayılınca herşey biraz daha anlamsızlaştı hayatta.. garip bi duygu var üstümde daha önce tatmadığım. sanki başka bi perspektiften bakıyorum dünyaya... gece gündüz susmayan çekirgelerin sesleri geliyo arka bahceden.. jeff'le karışıp gidiyolar ruhuma doğru..yaşamak istediğim hayali tasarlıyorum.. geleceğimi.. istediğimi.. daha güçlü,daha sakin.. kıvrımlarımda dolaşan gereksiz her ayrıntı suan gelen çekirgelerin sesleri gibi anlamsızlaştı.. bişey istemedik ki hayattan hiçbirimiz. hayat getirdi. önümüze sundu. seçtik bizde.
seçimlerimizi yaşadık her zaman. kimi zaman içten gelen seçimler oldu.. bazılarıda istemeden. seçimleri sonlandırmakta ellerimizdeydi her zaman... ellerimdeki gücü anladığımda zaman çoktan baya bi geçmişti.. ama zaman yok ki aslında.. ne zaman farkedersen bunu ve gerçekleştirmeye calısırsan o kadar yakın. o kadar daha iyi oluyo bizim için. güneş battı tepelerin ardından güzel bi kırmızılıkla.. sonra kocaman teraslı bi evin balkonundan alkolün etkisiyle birlikte doğdu.. anlam veremediğim. daha önce görmediğim bi evde...canım acırken tek kişilik yatağımda uyandım. nasıl geldiğim hakkında bi fikrim yokken.. sarı dalgaların arasında kaybolurken bi kaç dakika, boğulucağımı farkettim yeniden. derin bi nefes aldım ve duygularımdan oluşan dalgalardan çıkıcak gücüm oldugunu farkettim. iki kişiye tek kişilik sigara dumanıyla yeten bu düşüncelerim bi anda kayboldular.. döndürerek içimize çektiğimiz dumanı her dışarı çıkartışımda dalgaların arasından çıktım... deniz sakinleşti bi anda.. herşey berraktı. yapmam gerekenler. nasıl davranmam gerektiği ufak deniz kabuklarının içinden gözüküyodu...yaptım. yapıyorum.. çaresiz yengeçlerden değildim artık sağa sola giden.. Yanmadan. hiçbişey hissetmeyerek güneşin en tepesine oturdum... herkes cok küçük geldi o zaman gözüme.. böyle bi duygu hissetmemiştim daha önce.. hissetmediğim ne kadar cok duygu varmış.. gün geçtikçe tattım. tadıyorum.. güzel ve derin.anlamsız bazen anlamlıymış.. en azından denedik. en azından denedim. içimde kalmış herşeyi yazdım. bi şişenin içine koydum.. akdenizden yola çıktı. artık benden değiller. hangi sahilde karaya vurursa. kim açar okursa onun olucaklar bundan sonra....ben kurtuldum. bencillik yaptım belki. ama iyi yaptım... kendim için... herşeyin bundan sonra güzel olması için.......
güneşin tepesindeyim.... tek başıma.. her geleni yanıma düşünmeden atıyorum. orası bana ait bundan sonra....

daha guzel.. daha iyi... daha sakin...

1 Temmuz 2009 Çarşamba

hello?

uzaklık.. ihtiyacım olan. kendi düşüncelerimden doğurduğum bambaska ruhu ayrıntılarıyla birlikte evimde bıraktım ve kendime gelerek bambaska.. uzak bi adaya geldim... evdekilere sordum nasıl diye... coktan gitmiş. cok uzağa gitmiş hic ardına bakmadan..:) hayatımın en önemli senesine hazırlanmadan önce çıktığım bu uzun yolcululuk sanki bazı şeyleri.. bazı değerleri yeniden hatırlattı.. ama ne kadar canımın acıdığınıda gösterdi. üzüldüm bazen geçen zamanları baska sekilde değerlendiremeyişime... öyle komik bi durumdayım ki burda uyuyorum durmadan.. güneşlenmeye üşeniyorum.. ama çingene gibi olmadan dönmek istemiyorum ki... kafam rahat. istediklerim daha net.. hayalperest halimi 17 yasında bırakmak icin cok ugrastim. 18i güzel rahat geçirmek istiodum. korkuyodum yapamamaktan burası bana bunu öğretti. başarabildiğimi gösterdi.kendime güvenimde yerine geldi sanırım burdaki 3 mal birbirine düşünce..burdaki gece hayatı cok fena.. doğru düzgün bi kız yok resmen.. herkes kucaktan kucağa dolasıyo.. istanbulda yüzüne bakılmayacak adamlarda buranın başı olmuş resmen. suanda lapta taraflarında uyuyan bi sarı mevcut. ilk dedim fena değil. iyi. bazı seyler ilerlemeye baslayınca. yapılan konusmalar o kadar komik oluyomus ki.. cok seviyorum cok kıskanıyorum ya:) - şu kız cok guzel. bu kız cok guzel. gideri var. bu kızın saç rengi cok guzel. kısa saçlı kız severim. uzun saçlı kız severim. saçlarının rengi cok guzel seni de severim.emin ol cok kıskandım.. söz ver üniversitede burdasın. he dedim tamam ok. boş muhabbet eden erkeklerden nefret ediyorum.2. bi konu burda ickiler inanılmaz ötesinde ucuz. insan kendini kaybediyo reyonlarda. istanbulda 80 milyonluk siseler burda 20 milyon. kıyafetlerimi burda bırakıp sadece alkol götürücem.. geçen gece baya bi sarhos oldum burda... elimin tamamını boğazıma soktum ama kusamadım:)
şimdi ben biraz havuza giriyim sonra girneye inmem gerek.. geri döndüm. mutluyum. :)

8 Haziran 2009 Pazartesi

6.

son 6 gün yalandan özgürlüğüme.. bi kaç yıldır yanıp tutuşarak beklediğim güne yalnızca 6 gün kaldı.. evet 18 i dolduruyorum artık. hiç gelmicek gibi hissetmiştim en başta.. sonra yapılan yorumlar.. "hiç bişey değişmiyo .. herşey aynı kalıyo".. farkındayım:) 1 gece önce küçücük bi kızken yatağında hayalleriyle uyuyan.. saat 12yi geçince ne değişebilir ki....
değişim kendi ellerimde aslında.. 13 haziran gecesi saat 00:00 itibariyle birey olmanın özgürlüğünü yaşamaktan başka ne yapabilirim:)..
mtvdeki gibi my sweet 18 partimde babamın aldığı x5'in önünde cok sevinmiş gibi gözüküp brad pitt' e dansöz kıyafeti giydirip göbek attırıcak halim yok galiba..:P
büyüyoruz günden güne.. günlük tutmaya bayılırdıım küçükken.. 1998 senesindeki günlüklerime bakıyorumda.. dogum gunlerimde yazmışım..
koccamaaan kız oldum artık diye:) vay be dedim sonra ne kadar büyümüşüm baksana 7 yaşındayım.. hayatım bahçede oynadığım oyunlar,yaptığımız tiyatrolar,spice girls ve çekirdek kavgalarımızdan ibaretmiş.. küçük sorunlarımız varmış küçük bedenlerimizin taşıdığı..
İlk aşkım Çılgın Bediş "Oktay":).. sonra Burak kut.. sonra mahallemizin yiğit delikanlısı:)

aboneyim abone biletlerim cebimde.. biz büyüdükçe sertleşmiş dünya.. hala küçüğüm.. daha onyedi onyedi triplerini geride bırakıcam en azından..yaş kaygısını atlatıcam.. kendimi iyi hissetmeyi umuyorum:)

hadi bakalım son 6 gün kaldı. heyecanlı ve buruk bi şekilde 17lik son günlerimin tadını çıkarıyorum:)

1 Haziran 2009 Pazartesi

first day like first kiss.

bugün haziranınn ilk günüü.. dedemin dogum gunuyle açılışı yaptık ama kontrm olmadığı için arayamadım:) kafayı yeme dönemlerini yaşıyorum... okulların kapanmasına cok az kaldı ama gerekli gereksiz okul kırmaktan 3 güncüğüm kaldı kullanabileceğim. gerçi 2 kaldı evet.. baydım artık herkesteeen!! 13 gün sonra 18im doluyo. içimde garip bi his var. hicbişey değişmicek deme içinden biliyorum ama olsun en azından kafam rahat olucaaakk.... sonrada gidiyorummmmmm!!!!!!!!!!!!!!:):)

gözden çıkardım yani,yalnız ölmesem barii!!

hasta ruhluuyumm gerçekten... otur anlat aferin kızıma:)

30 Mayıs 2009 Cumartesi

olsa ne fayda..

kim? sen ben? hangisi?

29 Mayıs 2009 Cuma

maybe i'm too young to keep good love from goin' wrong

kırılmış camlar var,kesik kesik etrafta. çözümlenmesi kolay ama imkansız problemler gibi dökülmüşler yola. güneş ışığı vuruyo önce üstlerine parlıyolar.. herşeyden güzel gözüküyolar.. ama iyi değiller hiç. üstünde gezdiğinde kanatıyolar önce. parça parça ediyolar heryerini.. o güzel gözüken kırıklar. kendini aptal yerine koymak kadar gerçekler ama. gözyaşı sesleri geliyo küçük sokağın sonundan. sonra tutulmuş nefeslerin tadı kalıyo kırık kanatların ardında.. cesetleri kemiren böcekler doluyo zihinlere. ruhlara. sonra kalplere. akşam inince kırıklar gözükmüyo.. kanatıyo. acıtıyo..

bi kapı var.. yaşanmışlıklarla yaşanıcaklar arasında. büyük bi kapı.. anahtar üstünde.. açılmayı bekleyen hırsla.. karanlık taraftan aydınlığa geçiş o kadar kolay ki aslında. tek bi kelime. tek bi cümle duyguların arasından kopup gelen..canlanıyo sanki.. konuşuyo sessizce.. bi iki damla gözyaşı kuruyo gözlerde.. sonra kapı açılıyo.. gitmekle gitmemek arası. herseyi kapatmak.. bırakmak karanlıkta..geçmeli kapıdan artık.. cam kırıklarından ... kandan uzak...
güzel iyi aydınlık....

24 Mayıs 2009 Pazar

boşveeer kimsee yaralanmasınnnn!

sıkıldımm ne sıkıcı bi pazar aksamı. okulun son haftaları zaman geçmek bilmiyo.. bitsin artık darallar geliyo sınavlardan. 25 mayısta sosyoloji sınavı mı olurmus yaa.. böggh.. sabahtan beri aklım msnde kaldı.. gir çık gir çık oo =)
atlas atlas yürüyoruz. yeni şeyler var hadi bakalım. yeni kıpırtılar sanki. anlamadım gitti.. böö sıkıcı valla sıkıcı. sacmalıyorum. haha cok saçmalıyorum=) mal umarım blog adresimi kaybetmiştir iyi olur böyle sıkılıyorum yanlış anlicak diyeee.. evet artık rahatım ya kafam rahatladı. o yuzden arkadaş! eğer okuyosan üstüne alınma artık umrmda değilsin. artık msne girmeli. acaba herkese mi böyle=) 18imee az kaldı. biliyorum cok sey değişmicek ama 17de yaşananları gömüceeeem. yeni yaş yeni sayfaaa.. büyüyoruz tabi 18den sonra yokus aşağı:P
valla yasalar önünde eşit olsamda babamın önünde pek adaletli olabileceğini sanmıyorum. :)
seni cook istiyorum seviyorum dunyalar kadar! o kadar tatlı ki. ama isimden kaybediyo yaa.. ama ismi güzel olanlarıda gördük.
4 yıl 11 ay 15 gun 3saat 5dk ve 10 saniye bekledim seeenii... aaa geldi.. bişeyler yazmasıı lazımmm.. bekliyorum bakalım.. 21,50 suan kaçta yazıcakk online oliim bari dur. e hadi yaz bee 51 oldu.. ben yazmam valla. artık böylee... yazsanaa şşş..aaaa. neyse bekleyelim bakalım. hadi görüşürüz canım öptüm.

22 Mayıs 2009 Cuma

6 ocak.

hiç bişey ifade etmeyen tarihler daha cok hosuma gitmeye basladı. 6 ocak, herhangi bi tarihte.. 6 ocak 1991 mesela. daha annemin ufacık karnında bu dünyada karşılaşıcaklarımdan habersiz bi şekilde 4aylık bi vaziyette takılıyodum. tek kucuk dunyam. ilk gördüğüm yer. o kadar rahattım ki orda hatırlıyorum.. en yakınken biriyle.. annemle.. güzel ve huzurlu.. 1992 sonra. 93949596979899.. böyle sürüp gitti yıllar.. güle ağlaya.. beklediğim tek sey cikolata yemekti galiba. bide barbie bebeklerim..yalanla tanışmadan önce. kendimi bulmadan önce. hayat koca bi yalan olmuş. sürüklenip gidiyo belli belirsiz yerlere.. nereye gidiceğini ne yapıcağını bilmeden. artık 17 haziran olmalı ve ben gitmeliyim bi an önce... cok sıkıldım cunku burda.. okul kapansın. gidelimm gidelim uzaklaşalım.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

your biggest mistake?

elektrikler kesildi. yatağımda yatarken dönüp duruyodum. kulağımda her defasında aynı yöne çekmeye çalışan şarkılar...herkes ayrı bi odada. uyumadan önce düşünüyo.. herkes. Sen ben. o.. hepimiz. yastığa kafamı koyduğumda aklımdan geçen onlarca düşünce arasından biri sırıtıp duruyo. sonra başkalarını düşünüyorum. neler düşünüyolar acaba diye..bi yerde tıkanıyorum. bilemiyorum.korkuyorum bazen. kendime sarılıyorum o zaman. binlerce kez bi cümleyi tekrar ediyorum. yazmak istemiyorum.

12 Mayıs 2009 Salı

cheers darlin, you give me three cigarettes to smoke my tears away.

güçsüz ve yorgun olduğun zamanlarda en çok istediğim şey ne benim? başucumdaki pembeliğin içinde duran mor elipsim dışında..hiçbişey? onun dışında hiç. küçük bi koku var tam karşımda. içine girip kayboldum geçen akşam. gözlerimi sımsıkı kapattım. yaşlar tam içinde birikti göz kapaklarımın. açtığımda hala ıslaktı gözlerim.boşlukta asılı kalmış kandan damlalar. birikmişlik. içimdeki herşey gözlerimden çıkıyodu düşünmeden beni. kim olduğumu. neler hissetmemek zorunda olduğumu bile bile zihnim duygularım. bana ihanet ediyolardı. beni düşünmeden bi parça daha kopup kalbimden gözlerimde birikiyodu. bu şarkıyı her dinlediğimde geçmişten parçalar beni elimden tutup sanki koşarak bi yerlere cekiyo. beni kemiriyo. bitiriyo sanki. önce kendim oluyorum. sonra en olmak istemediğim insan oluyorum. küçük insancıklarız bu hayatta. düşünüyorum çoktandır. herkes uyurken ne çaresiz. ne masum. ne kırılgan. kırılganım bende. uyuyorum geceleri. uyanıyorum. bi iki damla yaş. ve ben. kapkaranlık. karanlıkta kalıyoruz odada. elimi götürüyorum yüzüme. siliyorum. kalbimdeki parçaları. bilinmezliği. karmaşayı siliyorum her gece bi kaç damla. sonra bazen. bi kaç damladan fazla oluyolar. silemiyorum o zaman.. elimi yüzüme götürücek gücü bulamıyorum kendimde. son gücümle yastığı suratıma bastıyırorum. nefes almıyorum. nefes alsam devam edicek... son saniyeye kadar tutuyorum. nefesim kesiliyo. yorgun düşüyorum savaşamıyorum... her gece yeniden ölüyorum.......

11 Mayıs 2009 Pazartesi

taze

bazı şeyler cok yeni olunca yeni yaşanınca beni korkutmuş. şimdi hiç umrumda değil. içimdeki 2 sene önceki küçük kız dışarı çıkmaya çalışmış sadece. hepsi bu. düşününce geçmişi hiç bi iyi anım yokmuş zaten. varmış aslında. güzelmiş ilk. cok guzelmis hemde.superman.gone with the sin. mumlar. söylediği şarkılar.onlar bunlar. ama pisliğe batırmış bi kere hepsini. tek tek elleriyle çamur atmış üstüne. harcamış.. zaman kaybıymış.. küçüklüğümün,çaresizliğimin kaybıymış. hiç bişey değilmiş umrumda olan. empati demiş durmuş ya hep. hic yapamamış. hiç bi gün bile kendini benim yerime koymamış..hic bişey umrumda değil. gururum. parça parça ettiği.. beni bitirdiği. bana çektirdiği..onun için yazılan her kelime bile zaman kaybı bundan sonra... 22 yasında hala abazalığının doruk noktalarını yaşayan insana saygılarımı iletiyorum. neyse devam edelim nerde kaldıysak..

7 Mayıs 2009 Perşembe

bi uçurum olursun kaybolurum içinde.

tokat gibi patladı suratımda. bir bucuk seneyi geçmiş konuşmayalı. hep yarım hep eksik. iğrenclik dolu gunler içimdeki aşkla her ayrıntımı kanatıp duran. hepsi geçti dün gözlerimin önünden. aptal bi tesadüfe mahkum olmus gibiydim bi kaç dakika. sevdim onu cok sevdim. ilk aşkım herşeyim(di)...
ama o kadar küçük o kadar çaresizdim ki. o kadar aptal! en ufak dokunuşuyla beni sevdiğini sanmıştım. tek tuşla çalışan bi oyuncak gibiydim. dudaklarıma o öpücüğü kondurduğu zaman herşeyimle teslim oluyodum. o kadar iyi kullandı ki duygularımı. tüm iyi niyetimi sömürdü! bitirdi beni yedi. nefret ettirdi. ağlattı gecelerce. beni onu içimde öyle güzel yaşatmıştım ki. öyle güzel bi yer edinmişti ki en derinde. dün anladım ki çıkaramamışım. en derine gömmüşüm onu. üstüne toprakları tek tek ellerimle atmışım. geçen 2 yıl boyunca. kendime itiraf edemediğim gerçekler kemiriyo dünden beri beni. gerçek yok. gerçeği bitirdi o. benimle birlikte bitirdi.
Dünyada bu kadar iğrenc bi insan oldugunu bilemiyecek kadar kucuktum. Ondan hiç beklemezdim ki. ne yaparsan yap eski! gitmiyo kalbinden. öyle bi gözümü açtı ki benim. öyle bi büyüttü ki 20 haziran beni. sonrası tabiki. 19 aralık. Sende beni çeken bişey vardı ? bu ne ya.. ben biliyorum neyin çektiğini aptallığım! hep hayaller kurmuşum gözümü açtığımdan beri bu dunyaya. önce o olmus herseyin sahibi. büyümüş büyümüş bedenimle birlikte... masumluğumun tadını unutmuşum onun dudaklarında. kendimi o kadar düşürmüşüm ki..günahlarım senin ruhunla birlikte çürüdü. yanlışlar sevildikçe doğrular değişirmiş ya..senin doğruların olmus tüm pislikler... o kadar boşalmış ki kafanın içi. ruhun.. ne anlatılmaya çalışırsam ona. değişmez hiçbişey. tek bi şeye odaklanmış ruhu. gerçekleri görmeme rağmen. tüm bunları bilmeme rağmen. olmuyo tamamen çıkmıyo. çıkamıyo. bu da bana feci derecede kötü hissettiriyo kendimi.
ilkler unutulmazmış. niye o peki. hiç haketmeyen. tüm iyi niyetimi. tüm saflığımı o kadar iyi kullandı ki. pişman oldum onu sevmekten. ama kendi içimde yaşattığım o'nu sevmekten hic pisman olmadım. şimdi kendi yaşattığımda ona dönüştü. kendi elleriyle. bitirdi tüm hepsini. ama dün tam 1,5sene sonra konuşmamız yüzyüze. kendimle çelişiyorum. her seferinde ayrı bi bilmece. her seferinde farklı bi karmaşa. kendime kızıyorum. çok kızıyorum. ama kendime kızarken bi yerden bişeyler dokunuyo kalbime. gözlerim doluyo. farklı oluyo. ne olduğunu bana ne olduğunu bende bilmiyorum. kendime küçüklüğüme yeniden yenilmek istemiyorum. yenilmemde zaten. sadece bu zamanlarda bide bu biraz ağır geldi yüreğime. beni aşağılara çeken bişey var. olmamalı. gerçekten olmamalı artık...o kadar cok gün var ki onunla geçirdiğim. anlamlıyken anlamını yitiren onun sayesinde. geriye baktığımda 2senemin tamamını dolduran. içimdeki duyguyu çözemiyorum. yabancıyım kendime. yabancılaşmışım. ne hissettiğimi bilemiyorum. gerçekten ağırmış ama yaşadığım bunu anladım. alt üst oldum işte yeniden. sonucu yok istemiyorum biliyorum. ama bu duygu ne çözmem gerek. bilmem gerek ki üstesinden gelebileyim. bitirebiliyim. içimdeki bu savaştan yara almadan yeniden,kanamadan çıkabiliyim.. mumlar vardı önce. karanlıkta söylediği şarkılar. dokunduğumda gözlerimden akan gözyaşları. çabalarım. altında yatan imaları anlamadığım mesajlar. kalbimden kopan parçalar. beklentiler. içimdeki bu geçen günlere duyduğum inanılmaz hırs!ona duyduğum nefret! kalbimden çıkamayışı. sabahın 3ünde uykumdan uyanıp, uyurken onu izlediğim aptal gün. hepsi birikip birikip patlıyo içimde. patlamaların boyutu değişti belki. araya baska hayaller.. başka kokular girdi.. kokusu gitmedi ama. ondan uzakken bile benim icin en değerli(ydi) insanın üstünde duydum onu bi kaç kere. toplamam gerekti kafamı. topladım. başardım. ama şimdi aptal bi konusmanın esiri olmuş beynim. ruhum. sanırım herşey suan cok taze... evet.. yarın sabah uyandığımda herşeyin normale dönmesini umuyorum.. bitmesini.....

onun yarattığı uçurumun içine tekrar düşmeden kurtulmayı.............

5 Mayıs 2009 Salı

love is a losing game.


hayatımın en önemli parçası sedam için bişeyler yazmamamın zamanı geldide geçiyodu:) iki insancık sayesinde birbirimze cok benziyoduk. yakınlaştık zaman içinde. hayatımın en önemli parçası haline geldi.ne kadar hatalar yaptık birlikte. ne kadar değerler verdik. ama birbirimize duyduğumuz sevgi hepsinin ötesindeydi. dosttan öte kardeşim oldu. hayatım oldu. ne çok yanlış arkadaşlıklar sığdırdık şu 17si bitmeye yüz tutmuş kısa yaşantılarımıza. sonra bi anda uğurlu bi yerde karşıma çıktı. minik kızım. miniğim. ne saçmalıklar yaptık. aoa takipleri. telefon konusmaları. kepekli puflarımız. diyetler. modalar mı dersin. yoksa kapıya dayanmalar mı soğuktan donmuş cesaret örnekleri. mert FIRAT tanış'madı bizimle önce. sonra baharımıza geldik yaşantımızın. johnsta biraz karamellendik. sonra susamlı halkalarla doldurduk midemizi. bıkmadık susmadık. dinlediğimiz hikayelerden asla bıkmadık. bıkmıyoruz. belki 8798798789. kez anlattık herşeyi en başından. her ayrıntısıyla ama sıkılmadık.sonra bela olduk bi yere. la porte da bitmeyen turkce müzik tartışmaları. 70ler 80ler. onlar bunlar şunlar. beni kıskanışışını bile seviyorum onun. minikk sevgilim!moral bozuklukları. aşırı mutluluklar. çıkmayan fallar. hayvanat bahcesi şekli fallar. onlar bunlar. rıhtımdan bahariyeye kadar deparlar. yeşil çayım. ayayorgi yolundaki uğraşlar. dilekler. dilenmemişler. bütün parayıı spagetti bolognese e yatırmak. içtiğimiz 87987987 tane çaylar. testosteron! buyuk adanın soğuk yağmurlu yokuşları. seytanlı küpeleri. fiko. miko. zehra. mehra. hersey hersey. retro gelin. hatalar. gerçekler. mutluluklar. hayaller birikmiş hafızalarda biz hala aynı yerdeyiz.
kendimi kendimleymiş gibi hissediyorum onun yanında. hic bi yalan yok. hic bi çekinme. hersey açık hersey cok kolay. hayatımı kolaylaştıran kucuk parçam.kazıııımm uçsunnn!!! ünsall uçsunnn!!! AOA en önden uçsunnnnnn!! sonraaaaa sonraa onur artık mavi cizgili üstünü değiştirsin.. torun uçsunn!! ay bu sanat aşkınn uçsun!! uçalım hep birlikte uçalımm=)kırlı baba olarak devam etsin. biz gezelim... paylaşamıyorum seniiii.. hoskaannn uçsunn! garip adamlarda......


minikkk kızımm hayatıma hosgeldin gitmemek üzere!!!!!!!

4 Mayıs 2009 Pazartesi

3 Mayıs 2009 Pazar

the jealous girlfriends.

hadi gidelim. kalk şimdi hemen hep birlikte. el ele verip uzaklaşalım. yada kalalım. adrianın dediği gibi bu gri şehrin tüm yollarını rengarenk boyayalım. uçalım. kaçalım. kalalım. ikilem. bazen üçlem diye sacmalarım. dörtlem desem nolur ki. üşüyorum. balkonun kapısı açık. aksamları soğuk olur. sonunda mayıs geldi.sonra ne vardı haziran. en iyisi haziran.pazar akşamlarını hiç sevmiyorum. hemde hiç! cunku cok can sıkıcı. kücüklüğümden beri sevmem pazarları. mutluyum sanki bugün. aptal bi mutluluk. tarifi olmayan. nerden gelip. nereye gittiğini bilmediğim.

30 Nisan 2009 Perşembe

kurtulmak!

bahçemizdeki vahşi kedinin ağzındaki yaralı fare kadar çaresiz ve küçüğüm sanki. uzaklardan çağıran sesler var. ama zaman var gitmek için. beklenen günler var çaresizlik içinde. damarlarımın içinden geçen tiksindirici düşünceler uzaklaşıyo gün geçtikçe beynimden. merak ediyorum gerçek hayatı. korkuyorum ve bu sefer korkunun nerden geldiğini iyi biliyorum. duvarlar her gece üstüme yıkılıyo sanki. yastığımın ıslaklığından boğuluyorum gecelerce. aynaya baktığımda gördüğüm surat ben değilim. her gün farklı birine dönüşüyorum.. hayatın ne kadar boş ve anlamsız olduğu geliyo aklıma sonra birden güneş doğuyo gökyüzünde. insanlar planlar yaparak ordan oraya giderken boş boş bakan gözlerim oluyo onların arkasından. ne aradığımı. ne yaptığımı bilmeden üzülüyorum. neye üzüldüğümü bu sefer gerçekten cok iyi biliyorum... en yakınıma yabancı oluşum yakıyo önce canımı.. sonra nefret ettiğim insanlarla aynı hayatı paylasmaktan nefret ediyorum. kırılıyorum günden güne.. güçsüzlüğüme acıyorum. bana zarar veren herşeyi çıkarmışken ruhumdan.. başka yerlerden yaralanıyorum. bıkıyorum. artık şu anda oturduğum yerden kalkıp en uzağa gitmek istiyorum.............

28 Nisan 2009 Salı

ütopya.

sevgili thomas more'un merhum annesine cok saygılarımı iletiyorum. ne illet kitap ya bitirdi beni böö. darallar bastı.
bu ütopyasına karşılık bi kitap yazmak istiyorum. her söylediğiyle dalga gecicem herifin ah be. koptu ellerim. mayıs geçmeli artık. neyse diyet devam ediyo. bu hafta biraz duraklama süreci galiba. uf dün beyaz ekmek yedim bi dilim. vicdan azabı doruk noktalarında. canım cok sıkılmaya basladı yazasım yok optum seni.

what if I were smiling and running into your arms? would you see then what i see now?













Some people feel like they don't deserve love. They walk away quietly into empty spaces, trying to close the gaps of the past
.

25 Nisan 2009 Cumartesi

artık melek değilim.

küçük umutlarla beslenen ruhum artık daha mutlu sanki. biraz uzaklaştım düşüncelerimden. biraz oje sürdüm kurudular kendi başlarına sakin sakin. dünyamı en başından durdurdum. sonra bastım düğmesine tekrardan dönmeye başladı. uzak. yakın. mutlu. küçüldüm ufaldım. bu ben değildim. saçmaladım. bi parça daha büyüdüm kısa zamanda. nefretlik duygularımı çöpe attım. rahatladım. düzeldim. uyudum. keske dedim. eskiye dönebilsek. onarabilsek kırılmış duygularımızı. sonra keşkelerimi de çöpe attım. kendi kendime onardım. yaptım başardım. ihanet etmedim duygularıma. kendimi sevdim. uzaklaştım.. geçmek bilmeyen zamanı. hızlandırdım. hayallerimle. hızlandı. uykum geldi. uykum kaçtı. yastıklarıma sarılıp kendi hayalimle mutlu oldum. artık artık artık artık... herkesi dinledim. söylediklerini sindirdim. kararlar verdim. yaptım bozdum. kırdım döktüm. uçtum. şimdi cok sıkıldım blog. en iyisi hazırlaniym görüşürüz bebeğim.:)

14 Nisan 2009 Salı

4yıl 11ay 15 gün 3saat 5 dakika ve 3saniye bekledim seni.

gereksiz bi gün daha geçip gidiyo. thomas more un ütopya adlı eserini okumam gerek ama benim canım yine istemiyo. ah bu canım hiç bişey istemiyo cok nazlanıyo. bugün kabak yemeği ve makarna yaptım birazdanda salata yapıcam.. diyetin 9. günündeyiz.. nisan bi geçsin.mayısta.. hazirannn gelsin artık sonra hiç bitmesin istiyorum. ne cok sey istiyorum!28 sunucu denenmiş sonra olmamıs. bardakları makineye koymam gerek. sonra calıstırmak gerek ama aslında daha boş biraz daha bekleyebilir. odamın balkonunu kapamalıyım artık üşümeye başladım ama kapalı sevmiyorum. nefes alamıyorum öyle olunca.. biriken küller üstümden döküldü. evet saçmalamak istiyorum. deli gibi yemek yiyip adriana lima gibi olmak istiyorum. her istediğim an heryere ışınlanmak.. insanların zihnini okumak istiyorum.. evin her yerine müzik sistemi kurdurmak yan dairedeki MAL teyzeyi yüksek sesle öldürmek istiyorum. geceleri deli ediyo beni.. televizyonunun benm odamın yanında olmasına ne gerek var.. geceleri bi anda kalkıp odadaki tvyi açık bıraktığımı zannetmek istemiyorum artık.. sonrada duvarı yumruklamaak. yaşlı kadının eeeeeeeeehhh kısmicam seslerini işitmekte istemiyorum. sonra yağmur yağsın istemiyorum artık hiç. hep güneş olsun istiyorum. birazda rüzgar olsun ama üşümeyelim..
seda artık umutsuz aşklarından karşılık bulsun istiyorum. çisilde sercandan kurtulsun istiyorum.. tuğçeninde acil kilo vermesini istiyorum ve mertle dün geceki konu yüzünden sorun yaşamasını istemiyorum... babam artık sevgili bulsun,evden gitsin bizi kırk yılda bir arasın istiyorum. ve tüm parasını bana versin istiyorum. kredi kartları hep bende kalsa süper olur.zaraya girip 38 beden herşeyi almak istiyorum. ve onlar bana bol gelsin istiyorum..seneye hiç ders çalışmadan össyi kazanmak istiyorum. dershaneyi kırınca babama mesaj gitmesin istiyorum. malcık kamilin artık okula gelmeyin yok yazmicaz demesini istiyorum. mehmet günsürün taksimde dizlerime çöküpp sana aşığımm!!! diye bağırmasını istiyorum. sonra kıvanç tatlıtuğun beni arabasıyla onun yanından alıp bebekte onunla 3-5 tur atmak istiyorum..Tuğberk melise dönsün istiyorum.Annemin kıbrısta merit oteli almasını istiyorum. selenle kıbrısta hayvan gibi eğlenmek istiyorum..yaşlanınca hastalıktan değilde yatağımda huzur içinde ölmek istiyorum. yazlık tüm kıyafetleri almak istiyorum. 7898798797 çift ayakkabı istiyorum. karakalem dergisini tüm türkiye alsın istiyorum. akp artık gebersin istiyorum. 5 kilo vermek istiyorum. 10 kilo vermek istiyorum.15 kilo vermek sonra 20 kilo vermek istiyorum. üniversiteyii izmirrde okumakk istiyorum. orda cok guzel bi ev almak sedamla yaşamak istiyorum. kimse bana karışmasın bulaşmasın istiyorum.mustafa bu sene milli takıma girsin istiyorum. james mcavoyla film çekmek istiyorum. kate winslet la kanka olmak istiyorum.. Ertuğ ablamı daha az kıskansın istiiyorumm.. ablam günde 198 tane bireysel emeklilik satsın istiyorum. annem paranın dibine vursun istiyorum. bi tane erkek bebeğim olsun istiyorum. modadan ev istiyorum. fikret kuşkanla bi kaç ay aynı evde yaşamak istiyorum! oxforddan orkunu göt etmek için beni çağırmalarını istiyorum. fenerbahce kureği almak istiyorum. dilsiz osmanı şube kaptanı yapmak istiyorum. milka çilekli yoğurtlu yemek istiyorum. evde otururken bi anda kapı çalsınn mehmet günsür bana bi kutu profiterol getirsin istiyorum. sonra onunla birlikte kaşık kaşık onu yemek istiyorum. limitsiz kredi kartı istiyorum. bu yaz miamiye gitmek istiyorum. MAKSUTu istiyorum. Eda İSMAİL le cıksın istiyorum. bende maksutla. 4lü bi şekilde eğlenmek gezmek istiyorum. maksut bana tapsın istiyorum. Çisilin funda olmasını istiyorum. tuğçenin muratcanla mutlu bi yuva kurmasını louis vuitton çantasını takıp beyaz range roverının arkasından bebeğini almasını istiyorum. azadeyle görümce olsunlar istiyorum. hande ünlü bi içmimar olsun istiyorum.
ediz artık bu sene elektrik mühendisliğine girsin istiyorum. 18. yaşıma cok eglenerek girmek istiyorum........
istiyorum da istiyorum!!!!!!!!!!!1
devamı sonra..........

13 Nisan 2009 Pazartesi

mad about you.

önümde ezberlenmesi gereken mor bi sayfa.. benim canım hicbisey yapmak istemiyo nedense. üşüyorum çok bugün. içimin en dip köşesinde bile bi titreme var. kan kaybederken yaşanan bi durum galiba. bugün gerçekten çikolataya çok ihtiyacım var! ama malesef diyetin 8. günüyle başbaşayız sanırım midem küçülmeyi başardı artık biraz. çünkü yemek aramıyorum artık hiç.
2 kaşık,3 kaşıklarla sınırlı kaldım. en son çikolata 1 hafta önce bi parça yemiştim.. ama incelmeyi beceriyorum galiba.. bunu gördükçe daha cok hırslanıyorum..eski şarkılar calıyo bugün evin her yanında.. güzel geldi ruhuma.. dinlendiriyo.. okula gitmek istemiyorum artık ama devamsızlığım 15 gün malesef.. gitmek zorundayım her gün... bugün sıcaklığa ihtiyacım var aynı zamanda.. ne kadar ısınmaya calıssamda.. kat kat giyinsemde hala üşüyorum. irademde doruk noktalarında. moda kırıntı artık siparis vermeden diyet tabağımı getiriyo.. sedam önümde yağlı yağlı yemekleri yerken ben salatalarımla cebelleşiyorum:)
enerjim bitik. şarjım olsa benimde keşke. fulllensem bi ne guzel olurdu.. bende batarya zayıf göstergesi bi türlü geçmedi..bide bi kaç gündür pek bi agresifim. bilmiyorum tahammülüm yok bu sıralar kimseye. kafam almıyo. odama kapatıyorum. kitaplara kapatıyorum kendimi..sahile inip koşmam gerek bu hafta ama hiç halim yok eve girdiğim an bitiyorum. soğuk cok soğukk bugün...damarlarımda kan yerine buz gibi su akıyo sanki..küçük bi kutunun içine girip denizler aşıp bambaşka yerlerle gitmek istiyorum. içinden çıktığımda öyle farklı olsun öyle sıcak olsun ki her yer.. yatağımın altındaki buruşmuş kağıtlar kadar taze olsun. temiz saf..



hiç tanımaz tenim ellerini bilmez yüreğim bilmez yüreğini..
ah bu koku bu ten bu dokunuş.. ah bu delilik sarsa bedenimi.
yok olmak zamanı şimdi...

10 Nisan 2009 Cuma

öpsem anlamam.




şanslı bebek alex emir:)
ve benim en sevdiğim bebeklerim cisilim handemtuğcem(L) bide ben...

bi şarkı dinledim cok bugün, sözlerini yazıyorum buraya:)



kendime buldum bi garip adam..
üstüme gelme yine bozuk kafam
kaderim mi garip ama gerçeğim mii??
ya da öyle garip değilde garibim mi
yok ama belli olmaz
kollarını sararsın sarılmaz
ona güven olmaz
seven taparsın
oralı olmaz..
o hali inanılmaz
eğersin bükersin kırılmaz yoksa ona ulaşılmaz şu alemde tek kalsam o benim olmazz
ne garip adamm....
öpsem anlamam tatsam anlamam baksam anlamam...
ne garip adam...
yok ama belli olmaz kollarını sararsın sarılmaz ona güven olmaz seversin taparsın oralı olmaz
o hali inanılmaz eğersin bükersin kırılmaz
yok ona ulaşılmaz
şu alemde tek kalsam o benim olmazz:)
Ne garip adamm!

8 Nisan 2009 Çarşamba

ne garip adam.

3. gün.. hala iyi gidiyo bakalım bu sefer hırslıyım..
sınavlarım bok gibi geçiyo aslında iyide böyle garip olaylar.. daraldım artık son 2ay falan darallar basıyo bitmiyo sanki. okuldanda sıkıldım.
haziran gelsin istiyorum artık. seviyorum cok haziranı. doğduğum ay ne de olsa.. iyi ki doğmuşum ben. uzun uzun yazmak istiyorum bloga hayatımı ama içimden bişey yazmak gelmiyo. sanırım bu sıralar aramız kötü biraz blogum. yada ben yorgun olabilirim
dolabımı indirdim bugun, sevmediğim herşeyi attım..topladım katladım tek tek.
saat 7ye yaklaşıyo birazdan yaptığım ( handem saol:) ) kabak yemeğini yemeyi planlıyorum en gec 7 bucuktan sonra bişey yememem gerekk...mutfakta dolapta duran cikolatalar göz kırpıyo ama ben onları hic sevmiyorum. gerçekten hiç yiyesim yok! sanırım extra mutluluğa ihtiyacım kalmadı.. buhranlı günler sona mı eriyo?? :) of daralalım mı hep birlikte???

7 Nisan 2009 Salı

hmm ok bye.


evet artık diyete girmenin zamanı gelipte geçiyodu. malum gün pazartesi... başlandı. 2. gününü yaşamaktayım. allahtan tuğçeyle birlikte girdikte birbirimize destek oluyoruz. sporu bıraktından sonra şişme dönemlerini yaşıyorum. masallah duba gibi oldum.. şöyle bi felsefem vardı diyetlerden sıkıldığım anda.. - hayat kısa yarın nolcağımız belli değil ye gitsin!- eh yedik gitti..

gitti tabi kalçaya gitti,göbeğe gitti..dur demenin vakti geldi. e tabi yaz aylarıda yaklaşıyo. bu sene guzel ve uzun bi tatil yapıcağımdan dolayı bu fazla 5 kiloyla ugrasamicaktim. başladık gitti bakalım ne kadar sürücek. veriymde kurtuliym artık darallar geliyo elim değdkçe göbeğimeee

4 Nisan 2009 Cumartesi

inanılmaz olaylar!

İstersin istersin göremezsin. 3ayda bir falan olur.. zorla belki. ama istemediğinde görürsün ya işte o hesağ. ben aptalım.. yemek yedik tamam. o sokaktanda geçtik ama görünce aptal bi gülümsemeyle el sallama neyn nesi. cok safım galiba....
neyse illa gökyüzümde güneş olması için.. arkadaşlarımla eğlenmek icin hayatımda ona ihtiyacım yokmus... şimdilik gökyüzüm güneşli ve bundan sonrada böyle olucak..
neyse hayata dönelim artık farklı konularla burdayım...
şu iki ay geçsin bi oh sonra tatil aylarca.. 18. yaşımı dolduriym bi eğlenelim gidiyorumm buralardannn:)
cevaplamak istemediğim mesajlar birikti telefonda napalım hayat böyleeeeee...
artık kilo vermenin vakti geldi galiba.. ama fena durumlardayım. serotonin ihtiyacımdan dolayı cikolata komasındayım aylardır.. artık çikolataya gerek kalmicak galiba... baharı seviyorum...
iyi ki küreği bıraktım yoksa 21 ağustosa kadar haftada 13 antrman amele yanıklarım. barajın böcekleri toprağı ve ben birlikte takılıcaktık...
seneye zaten fena bi dönem beni bekliyo.. suan calismiyorum calismiyorum seneye vahiy falan gelicek heralde.. bi anda calismaya baslicam=)
neyse of sıkıldım edayı bekliyorum hala gelmedi.. evet saçma bi blog oldu bu....

ya bu erkekler cok salak gerçekten ve kandırmak cok kolay. gerizekalı devrim.. abaza bi arkadas vardı. fena yedik, kekledik. kolpa bi facebookla salaklığını tekrar kanıtladık! marks and spencerin önünde hayali kızımızı 1,5 saat bekledii:):)
böyleleride var işte.. valla uyanın gözlerinizi açın her an dalga konusu olabilirsiniz! işte salaklığın fotografıı!


















ASIL OLAY
eski sınıf arkadaşım İREM! 18ini şubatta doldurdu.. kuaför sevgilisine kaçmış ve evlenmişler!
kız lise 3te... yazık diyorum ya.. yazık yani! aksam lisesine yazılmıs ve kuaförde calısıyomus oda şaka gibi..
napsam ya bende mi evlensem ! hahahaha



hayat insanların etrafında sürüp giderken bizde yoldaki taşlara takılıp üstünden atlamıyoruz.. gelsin biri kaldırsın diye bekliyoruz.. ama beklemek yok atladım üstünden o taşın. bi süre sürünsem bile güzel gözüküyo uzaklar.. renkli ve ışık dolu:)

1 Nisan 2009 Çarşamba

tek bi soru işareti ? Çağan'a....

yarım kalmıs hayatlara bi yerlerden tutunup dahil olma çabası...her seyinle icine dogru kendini bırakma cabası... ne kadar kırıcı bazen,ne kadar üzücü.. sebebi kim? ben değil miyim..
neden hic olmamıs masala inandırdım kendimi.. hic yazılmamış aslında en başından beri..
ben bu değildim.. bu kadar kucultmedim hic kendimi.. sevmek,aşık olmak gerçekten küçülmekse küçüldüm.. yapılmayan bi konusma kaldı. aklımda ince ince kucuk sorular.. aslında kucuk değillerdi benim zihnimi dolduran soru işaretleri. tüm hayatımı.. bu küçücük hayatımın icini tamamen doldurucak kadar büyüklerdi..
neydi derdin?

cok mu küçüktüm? utanır mıydın benden.. yoksa arkadaşlarının arasına mı çıkarmaya utanırdın.. şu kafanda tasarladığın -kadınım- imajına mı terstim.. benim gibi birini mi istemiyodun? kafandaki kadın ben mi değildim? yoksa özgürlüğünü mü kısıtlıyodum?? içindeki iyi tarafı mı görmeye başlamıştın?? yoksa sadece bi heves olduğumumu anladın? yoksa bana yalan mı söyledin dünya yıkılsa bize bişey olmaz gibi geliyo derken??
barda otururken herkesin bana dönüştüğü yalan mıydı? büyü mü yaptın diye bana sorarken yalan mı söylüyodun? benim seni unutamadığım gibi seninde unutamadığın biri mi var??????????
neden gözlerinin içi gülüyodu eskiden beni gördüğünde??
yoksa gerçekten sonradan diğerlerinden bi farkım olmadığını mı sandın?? senin kollarına kendimi en saf sekilde bıraktığımda karanlığında beni gerçekten istemediğini mi farkettin?
çok mu küçüğüm,aklım mı yetmiyo. sana ayak uyduramıyo muydum?? gercekten o söylediğin içi boşalmış sevgi sözleri yalan mıydı?? bana dokunurken heyecanlandığını söylediğin yalan mıydıı?? bozanın bile beni 5dk icinde özlemesi yalan mıydı?? COK MU KORKTUN HAYALLERİMİ YIKMAKTAN... 17ydim ya. sende 17yken hayaller kurarmışsın.. sonra yıkılmış hepsi. hayat boş değil mi? söylesene.. korkuların bahanelerindi bence... beni kırmaktan korkman.. beni düşünmen bu kadar.. tamam sevmiyo olabilirsin. zaman geçirmek artık guzel gelmeyebilir.. ama bahanelerin arkasına sığınmak.. sende sorun yoktu.. sorun bende? neydi bu sorun? ben sormadım.. sende hic cevaplamadın.. soruyorum işte senin şu kahrolası DERDİN NEYDİ?
cuma günü özlemişim derken yalan mı söylüyodun? bana dokunmayı özlediğini söylerken??
bişey beklemedim.istemedim.böyle olucağınıda düşünmedim... o kadar açaldım ki gözünde bi mesajlık bile,bi görüşmelik daha canım yokmuş hayatında...
söylesene çağan. derdin neydi?

bunları sormayı cok istedim. sana bunları sorucaktım pazartesi günü aslında..

uzatmama gerek yok.. önce kendine vermelisin bu cevapları.. ben yarım hayaline sığınırım belki bi kaç gece daha.. seni tamamen çıkarana kadar ağlamaktan kurumuş gözlerimden bi kaç damla daha cıkar senin icin.. ama neden? neden....
ben bittim artık.. işte şimdi gittim benim ısrarla tek başıma devam ettirmeye çalıştığım.. hic olmamış masalımızdan.. bi masala gerek kalmadan.. hikayelere gerek duymadan beni soktuğun hayatından..
zor olucak bazen ama.. istenmediğini anladığın zaman yapıcak hic bisey gelmiyo elden........



şimdi bittik sanki......................

31 Mart 2009 Salı

işte şimdi...

işte şimdi gerçekten..
pathetic acts for a worthless cause...

30 Mart 2009 Pazartesi

perhaps one day?

daraldım bu sabah. dün geceden beri aynı durumdayım. bi yerlere gitmek istiyorum ama neresi oldugundan emin değilim. uzaklaşmak belki sadece..ruhum baska yerleride gezebilir
evet bu hos olurdu. canım bisey yazmak istemiyo.

29 Mart 2009 Pazar

yine kırmızı kalbim.

nefes alıyorum yeniden sanki. ama eksik yine yarım..zaman geçtikçe daha da cogaldı içimde kelebeklerim. sanki daha baska birine dönüştüm...
kadıköyde bi internet cafe varmıs rexx in orda game on diye.. sahibi adamın şiir kitabı dolaşıyodu sınıfta elden ele... bilmem ne kobal diye bi adamdı galiba.. şiirler komikti aslında.. vay be dedik. internet cafe sahibi nasıl yazmış. güldük,dalga geçtik bazen..kitabı karıştırırken bişey çarptı gözüme...

ben senin beni sevmemene değil,beni sevememene üzülüyorum....

24 Mart 2009 Salı

24 mart 2009 21.00- BOZAYI COK OZLEDİM.

okudu ağladı düşündü. ağlamasın.. evet tüm tarihler aklımda.. tüm izler kalbimde.. tüm yaşananlar ellerimdeydi ya.. bi tarih daha.. bi iz daha.. bi yaşanmışlık daha eklendi.. bu yazı yeni yazı konustuktan sonra yazdım şaşırma.. güzeldi yaşadığım. hissettiğim. güzel hep guzel.. kucuk hayallerimi elimde tuttum.. bırakmıyorum. bırakamıyorum o kadar guzel o kadar özel....
kiralamam gereken bi köşk.. zorla alınmış bi kahve sözüm.. ve üşümüş yalnızlığım var karşında. bıkmıştım aylardır susmaktan.. yaşamaktan değil bu aşkı.. kalbimi susturmaktan sıkılmıştım...
ben hep mutluyum zaten. hayalinle nefes alırken mutluyum cagan...umutlarım silikleşiyo günler geçtikçe... belkide sana daha cok yaklasıyorum diye düşündüm hep. ama sen hep oldugun yerdeymişsin.. kaldık uzakta. ben sadece düşüncelerimle yakınlasmaya calısıyorum sana.. hersey acık aslında.. iki gunluk dunya.. hicbiseyi ertelemeden yaşamak lazım. içten geldiğince.. kim ne olucak.. nereye gidicek. ne biticek. kim kalıcak. kim üzülücek hic belli olmuyo.. ben yasanılan yaklasık 2 ayı.. doldurup doldurup içini tekrar yaşıyorum hayallerimi.. bi gün uyanıyorum.. 15 kasımı yaşıyorum. bazen 11 oluyo. en cokta 20 kasım oluyo. hayatımda..
öyle bi an geliyoki 21 ekimde tıkanıp kalıyorum. güzel oluyo.. cok guzel oluyo. artık kalbimi dışarı cıkardım.. kalbimin içindekilerle konustum bu aksam.. özel aksam. guzel aksam... kalbimin ajandasına yazmam gereken bi gün daha....
sonucu yok. getirisi yok belki ama mutluluk gözyaşlarımın.. üzüntülerimle acılarımla karışıp beni daha cok acıttığı... acıtırkende mutluluk komasına soktuğu bi aksam. garip. değişik.
kalbimin derinliklerindeki sana doğru ufak bi macerayada burda baska bakalım.....
gurur falan bos seyler.. düşüncelerde boş.. hissedilenler.. hissettiklerim..
kaç rüyam senle doluydu gecelerce.. en sonuncu.. elimi tuttun. kurtulmustuk. optun ya beni..
bende dedim. korkmiyim diye dimi dedim.. öptün tekrar sadece.. özledim cagan tadını.. kokunu... senin hayalinin gerçekleştiği guzel gunleri özledim.............
benim için özel. ve güzel kalıcaksın hep galiba.... seni cikarmaya izin vermiyorum bedenimin her ayrıntısında dolasıyosun......


ahh çağan ahh...........

23 Mart 2009 Pazartesi

bana özel:)


kimseyle paylasmam hayallerimi.. inanmadığım yalancı kahramanlarla asla paylasmam:)..

unutamıyorum. bırakamıyorum. acı cekiyorum.. üzülüyorum. garip ama bi o kadar da guzel. ne yapsam ne denesem herseyim oldu.. tek başıma yaşıyorum aşkımı. yaşadığımız güzel günleri düşünüp mutlu oluyorum seviyorum.. cok seviyorum. umrumda değil hic kimse.. hic bisey.. seviyorum herseyden herkesten cok sanki. uzansam dokunabilirim. uzansam kokusu dolar tekrar içime. o özel koku.. kimsede duymadığım ama ait olduğum yer yeşil yalnızlığı duvarlarının.. sevginin ne kadar acı verici bişey oldugu aslinda.. onda öğrendim.. demiştin ya çağan..

yaş farkı güzeldir aslında denge tutturulursa.. kız erkeği genclestirir.. erkekte kızı olgunlastırır. evet öyle. aynen öyle oldu.. olgunlasıyorum.. acını tüm vücudumda hissederek.. seni vücudumun heryerinde hissettikten sonra dudaklarını dudaklarımda.. kokunu kalbimin en içinde hissettikten sonra sensizlik doyurmuyo beni.. gururum en uzakta.. sessizim senin sessizliğinin içinde kayboluyorum her gece.. gittim modaya bankımıza.. 11 kasıma döndüm cumartesi günü.. kulağımda esirin olsam..oturdum.. seni düşündüm.. o günü düşündüm.. mutlu oluyorum.. mutsuzluğumun içinde yarım kalmıs hayalinle mutlu oluyorum.. seni sevmekten yorgun değilim..sadece acıyorum. ama öyle bi acı ki.. mutlulugunun kokusu dolasıyo mutsuzluğumun tam ortasında.. işte bankımız.. ikimizin yarım kalmıs hayali.. yanıma baktığımda boşluk değil.. tüm gercekliğinle sen dolduruyodun heryeri...

19 Mart 2009 Perşembe

boring.


evet işte alın size bir adet kafası iyi çağan. saçları simdikine oranla uzunken ve gecen seneki halleri falan..türlü oyunlar sonucunda bulunmus bir fotograftır kendisi...
keske bu halin gibi hic bi zaman ciddiye almasaydık yaşananları....
aynı bu fotograftaki sekilde. ama dilin içerde izlerdin ya beni. elini koltuga yaslayıp.
yada 20 kasım gibi. böyle bana bakmıştın bense sehpanın kenarıyla oynuyodum gözlerimi kaldırdım herşeyi konusmadan önce bakışların değmişti yüzüme karanlıkta.. seni izliyorum demiştin gülümseyip. güzeldin yine herkesten daha güzeldin.. gerçek gibi değil sanki o günler. sana yakın. suan oldugumdan daha gerçek bi yaşamdı. nasıl geçti anlamadım... sonra sarıldım ya tutamayıp kendimi tekrardan kollarının içine dogru bıraktı bedenim kendini. oturmuştum koltuğuma yeniden.. sonra dayanamadın tuttun yanagımdan optun beni. hatırlıyo musun. benim için hayat durmuştu o an. sonra bi bütün oldu ruhlarımız. dudaklarının dudaklarıma ilk değdiği an...
ah çağan ahh....

i'm feeling sick now!

evet cok hastayım.. geberiorum hatta hastalıktan. soğuk algınlıgı aptal bi moda beklentisi sonucu olusan. gıcık olunan.. böyle ayağa kalktıkça bayılıcak gibi oluyorum. neden oluyorum? istemiyorum ki.
havalar ısınsın güneş açsın. mutlu olsun insanlar yine. ama ben olmam ki... ben mutlu olamam ki. en kısa zamanda bi kaç sene geçsin istiyorum. şimdi kapasam gözlerimi yada sene 2013 falan olsa nası olurdu. güzel olurdu bence.. şuan deniz diye bi cocugun kişisel iletisinde gördüğüm yazıyı sizinle paylasmak istiyorum


-if i have to choose between loving you and breathing. i would use my last breath to say I LOVE YOU..

evet hoş begendim. böyle zamanlar böyle tercihler gerçekleştirdik zamanında.
öf kimseyi sevmiyorum..

4 Mart 2009 Çarşamba

3 mevsim.

3 mevsimdir alevlenen aşkın var içimde. kalbimin derininde..cok özledim seni. sonbaharı yaşadım seninle birlikte.. yapraklar dökülmemişti ağaçlardan.. aksine cicekler açmıştı kalbimin en derininde.... kasımda aşk başkaydı gerçekten.. aralıkta soğumaya baslamıştı hava.. sonra kışa terkettin beni. olsaydın kışımda yaza dönerdi.. şimdi çiçekler gerçekten açıyo ağaçlarda..
ısınıyo havalar. güneş var gökyüzünde. ben neden hala üşüyorum? kendimi sensizliğin soğuk gecelerine terkediyorum.. her içtiğim şey dudaklarının tadına dönüşüyo.. sen oluyorum demiştim ya. hala senim. ben hala seninim..varmışsın gibi yaşıyorum. duydugum her sesi sana benzetiyorum. gördüğüm her yüz sana dönüşüyo dar sokaklarda.. kalabalık caddelerde.. kokun alıp yürüyo arkamdan... eve geliyorum. 3 şekerli kahvemi yapıp evinin tadını dolduruyorum boğazımdan mideme dogru.. bi sigara yakıyorum sonra. elime yakıştırmadın hiç. içmezdim yanında.. senle yaşadığım günleri tek başıma anlatıyorum kendime. mutlu oluyorum,gülüyorum. geçirdiğimiz her dakika daha cok kıymetli oluyo o zaman benim için. sen oluyorum,senin oluyorum.. bekliyorum hala dönüşünü..
mesaj atsan ya...

"hadi gel birlikte SE7EN'ı izleyelim desen,koşarak gelmez miyim?
gelirim.. senin olmaz mıyım. yalnızlığınla yalnızlığımı birleştirip. hikayelere gerek kalmadan başrolune girmez miyim hayatının yeniden. geçen her dakika.. biraz daha uzaklaştırırken beni senden. anılarımız gittikçe tozlanırken eskilerin arasında senin için. ben sanki daha cok yakınlasıyorum sana..mutluluğu tadıyorum tadını unutamadığım dudaklarında..
ellerini ısıttığın halin geliyo gözümün önüne.. yanıma uzandığın huzurlu yüzün sonra. o kadar mutlu,o kadar saf,o kadar masum...

zamanı geriye alsak ya. iki bedende tek ruh taşısak ya yeniden. ruhum çıkıp seninkiyle konuşsa ya yeniden. beklemesem ya ben aramanı.. bu gece bana güzel bi şarkı mesaj atsan ya yeniden..
ben sabah onu indirsem,indirip mp3e kadar atana kadar servise geç kalsam.. sonra o şarkıyı dinleyerek senin uykulu halini hayal ederek okula gitsem ya.. eve gelip hazırlansam yine sonra.. kapının önüne gelsem heyecandan kusucak gibi olana kadar.. balkondan bana bozayı göstersen.. sonra o güzel beyaz yüzünle gelsen ya beyaz ,kırmızı kalplerimin izi kalmış kapının ardından.. o güzel öpücüğünden birini kondursan dudaklarıma.. yürüsek modaya doğru.. kahvelerimizi alıp o bankımızda otursak.
sussak. boynumdan öpsen beni tekrar.. kokumu içine çekerek..o bakışını atsan yine. saçlarımın yüzümün önüne düşmüş halini izlesen..
sevsen...
senin olsam yeniden. zaten ben hala seninken. sende benim olsan.. ben olsan.. gözlerinin içine baktığımda gülücüklerinle birlikte tekrar kendimi görsem. i want you dinlesek yeşil karanlığımızda. sen olsan ben olsam. boza yine kendini duvardan duvara vursa..
biz olsak.. deli divane olsak ya yeniden..


belki bi gün?.... neyse bosver.................

3 Mart 2009 Salı

he loves me,he loves me not...

kelimeler tükendi zaman geçtikçe.. anlamları azaldı belki.. ama kalbimin içindeki yırtık gün geçtikçe büyüyo.. kelimelerin azalmasıyla artıyo sanki. aramasını bekliyorum çaresiz. şaka gibi galiba..
şaka gibi... ufacık bi umuda tüm yaşantını bağlamak. hayatımı neden ona bağladım?
nefes almam zorlaştı gittikçe... kendim bile cevabını veremiyoken kimseden cevap beklemiyorum zaten. mutlu değilim. düşündümde onunla geçirdiğim gunlerin değerini bilmemişim.. keske daha cok cok hissederek yaşasaydım.. bitişini hissettim tüm vücudumda..bi kaç gereksiz kişi hala onunlayım sanıyo.. yalanlarım var pembe değil kesinlikle.. kucukte değiller. o kadar güzel yalanlar söylüyorum ki kitapcımlayım diye.. bazen kendim bile inanıyorum. geçen gun konserdeydik hatta serhan anısına...
sevgililer gununde de birlikteydik.. öyle guzel yalanlar ki. gerçeğe dönüştüğünü hayal edip uyuyorum gecelerce..
gecelerim sessiz ve sıkıntılı cogu zaman.. elim telefonda.. bakıyorum. sessiz.. herkesin ismini cagan diye değiştiricem telefonumda.. biraz tatmin olurum belki. mutlu olurum. 3 cevapsız arama mesela? hepsi cagan... ne guzel olurdu..
kendimi tanıyamaz oldum. evet..
caganı takip ettim evinin yanındaki cafede otururken..... fal kapatmıştım gözüm apartmanının çıkışında..fal sogumadan caganı göriyim dedim. noldu? fal sogumadan caganııı gördüm.. apartmana girdi. elinde ufak bi hoparlör.. çıldırıyodum. bi dilek daha diledim bu olmustu. evden cıksın dedim içimdenn.. arkadaşım falı açar açmaz çağan apartmandan cıktı.
naptımm?
hemen takippp!!...
titiryorum. çantamı montumu kaptığım gibi cıktım.
teknosa'ya girdi.. uzağında bekliorum ... çıktı sokaga döndü.. gri eşofmanı.. beyaz new balance'ları:) modaya gittiğimiz gün yeni almıştıı....
kırmızı sweatshirt ve siyah montu:)..
döndü sokağa.. bende ordan geciyomus gibi yaptımm!!
gördü beni. şaşırdı. gülümsedim. oda gülümsedi. durmakla durmamak arasında kaldıı..
durduk sonra. optu. yanaklarımız temas etmişti tekrardan.. hatırlamıyorum. hatırlayamıyorum. kare kare gözlerimin önünde o an. sanırım 45 saniye falan sürdü. napiosun dedi?
napiym yeni dövme yaptırdım,onu göstermeye gelmiştim senn?,
napiym bende okul bitti serserilik yapiorum..
gülümsedim yine...
peki dedik görüşürüz...
gözlerimden akan gözyaşlarımda buldum kendimi...............

2 Mart 2009 Pazartesi

fal

bedenimin içinde bi kaç kişi barındırıyorum sanırım.
kendimden bazen uzaklasıyorum. bazende en yakında oluyorum. ama en cok ona yakınım. düşlerimde kendimi buluyorum.. çaresiz bi bekleyiş var üzerimde hala.. beklediğim her saniye ince cizikler gibi kalbimi kanatıyo. canımı acıtıyo.. kacmak gerek simdi. galiba en uzağa. kalbimi,hissettiklerimi geride bırakamıyorum. bırakmıyorum. hepsi yanımda.. içimde onun ruhuyla birlikte.

birnur teyze.. 1,5 ay olmak üzere.. hani nerde?

16 Şubat 2009 Pazartesi

COK ÖZLÜYORUM

uf bıktım yeter yemn ederim yeter.
kendimi zor tutuyorum.. yeteer ya
hayat neden acımasızz..
ben sıkıldım!
mal çağan! seni çok özlüyorum tam 32 gündür hiç konuşmadıkk!!
4 ocaktan beride seni görmedim hiç.
gerçi 4 ocaktada evinin önünde camına dogru bakıyodum dışardan geldin. rezil duruma bak!
gerçekten sıkıldım artık!
bi damla mutluluk bile yok içimde !
of çağan offffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
yeter artık!
sıkıldım ya yemn ederim sıkıldım!
çığlık ata ata ağlamak istiyorum!!
kollarıma gelsen rahatlar mıyım acaba içimdeki bu sıkıntı biraz geçer mi?
sanmıyorum!!!!!
sadece seni çok özlediğimi biliyorum!
aptalım ben tam bi salağım!!!!!!!!!!!!!

kırmızı

kırmızı birikintinin ortasında yalnız kalmıştı aydınlık odada,masumiyeti herşeyden daha yakındı. elini uzattı küçüklüğüne dokundu. 60 saniyeden daha bi kısa sürede 15seneyi geride bırakmıştı...
belkide büyümesi gerekliydi artık gerçekleri görmek için.
büyüdü. gri siyah ve beyaz içinde.. kırmızılık gitmemişti. O kapıdan ilk girdiğinde küçüklüğünü tutarken elinde,büyüklüğünü ve zorluklarını sırtına geçirerek çıkmıştı sıcak bi haziran gününde o kapıdan.. ufak bi heyecanla birlikte...
zorluklar şimdi karşısındaydı ve içine çekmişti onu...

9 Şubat 2009 Pazartesi

yarım kaldık.

yağmurun altındaki çaresiz küçük solucanlar gibiydik seninle.
ne yolumuz belliydi,ne evimiz.
sen daha uzundun kıvrımlarınla..dolandın etrafımda,seni evim sandım.
sığındım.yapıştım..büyümeye başladım. yeşeren ağaçların dibinde bulduk kendimizi.kocaman yağmur damlaları acıtırken kahverengi derimi,üstüme geçtin korudun beni. bi deprem oldu sonra. yer yarıldı. olamazdın kimsenin evi bilirdim. değişik kokular yayıldı cevreye topraktan gelen. sana alıştım,sonra yıkılmaya basladı tuğlalar gibi bir bir üstümüze yagmur damlaları.
sen gittin sonra..
ellerin kaldı yalnızlığımda
kokun kaldı. derinin parçaları kaldı.
acıdın bıraktın.
bide en derinde yüzün , huzurlu huzursuzluğun kaldı...
sen kaldın karanlıkta.
her gözlerimi kapadığımda gelen.
acıtan en derinimden...
bu soğukta hem sensiz,hemde evsizim şimdi.
benliğin,derin benim evim olmusken. huzurunda yağmurların altındaki sıcacık güneşimken....

8 Şubat 2009 Pazar

i want you so it scares me to death


seçilmişti o.. batan bi tekneden atılmıştı karanlık soğuk sulara. yüzdü,yüzdü sonra göründü kara...belliydi daha önce ulaşmışlardı bu adaya.. dağılmıştı.. bazı ağaçlar yakılmıştı.. kumlarında ayak izleri vardı. her gelen terketmişti sonunda bu adayı.. belli ki bi oyun vardı kurulu düzenin içinde. artık asıl şimdi tam ortadaydı,kalsa donarak ölücek,gitse kendide bu adayı dağıtıp bi şekilde kaybolucaktı.. üstünde su damlaları kristalleşip yere düşerken bastı kumlara. o kadar huzurlu bi yer gibi görünüyodu ki negatif şeyler uçup gitmişti aklından. burda belki kurtulabilirdi..yürümeye başladı,önce bi rüzgar oluşturmaya calıştı gücü yettiğince ayak izlerini yok etti. bu adada tek o vardı ve başkasının bıraktığı izler kalmamalıydı. düzenlemeye başladı her yeri. büyü yaptı kimi zaman.


açtı.. kafasında oluşturduğu her cümleyi ağaçlardaki yarısı yenmiş meyvelerle birleştirdi. bütünleştirdi sonra doyurmaya başladı karnını. kimi zaman doydu. mutlu oldu orda.. kimsesiz ve mutlu. yalan yoktu. rüya yoktu. hayal yoktu.. herşey alabildiğine gerçekti. dokunduğu her nesne ona dönüştü. kendisini gördü bu terkedilmiş adada.


mevsimler,geceyle gündüz türlü oyunlar oynadı ona... bazen güneş açıyodu ısınıyodu her yer.. bırakırken tam kendini,alışırken sıcaklığa yağmur yağmaya başlıyodu.. yağmur damlaları gözlerinin içinden geçip kalbine doğru akıyodu canını acıtıyodu. o kadar soğuk oluyodu ki. soğuklulukla birlikte hava kararmaya başlıyodu. karanlıkta duyduğu tek ses kafasındaki düşüncelerin sesleri oluyodu. kendiyle konusuyodu. kesinlikle mutsuz değildi. dedim ya huzurlu bi adaydı onun keşfettiği. sadece ona ait bişeye rastlamıştı kısa hayatında...

güneş açardı çoğu zaman bu yüzden güneşli günlerin her zaman geleceğini bilmesi bile ona yetiyodu.onun emeğiydi adası. cok uzak yollardan tek başına kendi gücüyle gelmişti. sonuna kadar yüzmüştü. öyle günler oldu ki orda yaşadığı günlerce güneş açtı aylardan kasım olmasına rağmen. cok uzakta değildi bu ada. ordada kasımda sonbahar yaşanıyodu. dökülen yapraklar yoktu..cicekler açmıştı ağaçlarda onun mutluluğuyla birlikte..
ama bunca yaşanmışlıklar olmuştu o kara parçasında daha önce. rahat duramıyodu.. tutamıyodu kimseyi.. yalnız kalmak istiyodu ada...


geceleri her yalnız kaldıklarında ada hep aynı şarkıyı fısıldarmış tepenin ardından..*i want you*

huzursuz bi ada bu durur mu?
durmadan yağdırmaya başlamış yağmurları üstüne... estirmiş rüzgarları. onunda bıraktığı izleri silmek için elinden geleni yapmaya başlamış. uzaklaşmış.. doyurmuyomuş artık... yaşamaya direnmeye çalışmış,elinden geleni yapmış.. yalvarmış günlerce bi damla güneş için..
ağlamış. direnmiş gücünün,minik bedeninin yettiğince... ama ada durmamış.. öldürene kadar devam etmiş.. sonra yağmur damlalarının oluşturduğu nehirle denize karıştırmış kızı... diğerlerinin yanına gitmiş. tozlanmayacak kadar değerli bi anı olarak kalmış sonra.... soğuk suların altında.............



29 Ocak 2009 Perşembe

if i just follow...

kendime itiraf ettim herşeyi...ve rahat rahat özlemeye başladım şimdi onu.. aklımda binlerce soru. yanıtını bulamayan...değer verilmemesi gereken insanlara verilen bu kutsal duygu ne acaba? bu çaba... kim için? bi gün döneceği inancı mı? döner evet. belki kural böyle. bi gün kesişir yollar tamamen bitmez hiçbişey. kimse kimsenin hikayesinden tamamen cıkamaz. yine konuşulur bazı seyler... ama eski hikayeler hiç bişey olur.ne kadar istesende masumluk,saflık gitmiştir. eskisi gibi olamazsın. bu acıtıyo işte insanı. aslında onun hikayesindeykende acıyodum. korku doluydum...belirsizlik karmaşa.dudakların arasından tam kalbin ortasından cıkan bazı kelimeler olurdu önce. mutluluk verirdi ya. şimdi sessizlik bi o kadar karanlık getiriyo...o devam ederken yaşantısına. teachers pub'a gidip içerken yine akşamları.. belki başka kızlarla tanışırken.. belki başkalarını düşünürken yatağına yattığında. boza' yı başkalarına sevdirirken... moda' da bankta başka kızlarla oturup kahvesini içerken.. başka 3 şekerli kahveler hazırlarken.... geceleri başkalarına şarkı göndermeleri yaparken........başkalarıyla elvis costello 'i want you' şarkısını dinlerken mutlu o.hem yalnız hem mutlu...sorumluluk yok omuzlarında... hayallerini yıkacağı 17lik bi kız yok. ona deli gibi aşık olan, bi bakışında kendini bulan.. harflerden,cümlelerden,öznelerden oluşan cümleler ağzından çıkmadan anlayan clementine yok. belki SE7EN defterimi alır bi gün.kendini kötü hissettiği bi zaman..açar okur ve masumluğumu,aşkımı keşfeder her kelimemde...saçma gelmez bi gün belki.. Kapalı bi kutu gibiydi önceleri.takibimden sonraki buluşmamızda susmadan konuşmuştu..mimikleriyle gözümün önünden gitmeyen mimiklerle. üstünden 3 ay geçmiş hala ilk gün ki gibi taze. ilk gördüğüm günün üstünden 41 ay geçmiş. ama herşey keşke takip ettiğim günün tazeliğinde kalsaydı. o heyecan... belkide ilk öpüştüğümüz gün 2008'in 20 kasım'ı... ben kendimi kötü hissederken Onsuz.O bensiz gülüyo. bense sahteyim. konuşmalarım,gülmelerim sahte.. hava kararınca anlıyorum ki. vazgeçmeliyim sahtelikten. yeşil duvarlar vardı bi zamanlar masumluğumuzu taşıyan. sonra hissettikleriyle kirlendi. uyuma taklidi yaptı o gün.bana arkası dönük sırtı vardı. bide boza kendini duvardan duvara vuran.. dünya yıkılmadı..dünya yerinde. ama içinde tek onu yaşattığım bi dünyam vardı.. gidişiyle yerle bir oldu.. bitti........

merhaba, bi saniye konuşabilir miyiz?

28 Ocak 2009 Çarşamba

son vedam.

ıssız adamı 18633. kez izledikten sonra yine anladım.
ben onu çok özledim.
çok özledim. yapamıyorum. ruhumu arındıramıyorum..
tüm hayatımı ona ait hersey terketmişken ben herşeyden en ufak bi parça bulup tekrar uyduruyorum. yaşantıma sokmaya calısıyorum. cok korkuyorum biliyo musun?
onsuz olmak beni cok üzüyo.
ruh gibiyim. hic bisey yapmak gelmiyo içimden.
uyanır uyanmaz acıyo içim.
oflamaya baslıyorum...
saatlerce süslenip. en güzel elbiseyi yakıştırıp üstüme odamda aynanın karşısında oturuyorum. bi sigara yakıyorum.
mekan her defasında değişiyo.
roller kurup kafamdan.. oyun oynuyorum..
evcilik gibi...
konuşuyorum içimden bazen dışımdan... aynaya bakarken değişen mimiklerimi görüyorum..
şaşırıyorum böyle yaptığıma.. elimde değil. oynuyorum durmadan..
sonu ne olucak. bu durum bana ne getiricek hiç bilmiyorum.
korkuyorum ve bu korku nerden geliyo onun bile farkında değilim.
kafamdaki bulutları atamıyorum...
nefret etmeye calısıyorum. değerini silip atmaya calısıyorum. rol yapıyorum
ama içi boş bi kavanozdan farkım yok.
bulutlar etrafımda kara kara.
rüyalarımda görüğüm zaman kabus oluyo o gece bana..
hem istiyorum hem istemiyorum...
her rüya 3 saniye sürermiş ya benimkiler 3saat sürüyo sanki. bi an uyanıyorum... sonra tekrar uyumak devam etmek istiyorum. olmuyo. içimi sıksada devam etmek istiyorum. yapamıyorum.
hayal kurmuyorum artık onunla ilgili.. kurdukca acıyorum çünkü.
çıkmaz bi sokaktayım sanki. karanlık heryer. göremiyorum ki. sonu yok.
olmadığının farkındayım... ama inatla dibine kadar yürüdüm.
ıslak bi duvara çarptım sonra. gerisi yok biliyorum. ama uğraşıcak gücümde yok o duvarı aşmak için. o sokaktan cıkamıyorum. gitmeye calıstıkca cekiliyorum karanlığa. öyle bi sindirmişim ki o karanlığı bitmiyo gitmiyo. gidemiyorum.
hızlıca geriye kaçıyorum sonra tekrar duvara doğru koşmaya baslıyorum. her defasında çarpıyorum. geçemiyorum içimden. her defasında acıyo canım,kanıyorum....
şimdi elimde hic bişey yok sana dair.
yalnızlığını cekiyorum her nefeste.
..............................istemiyorum hiçbişey!

27 Ocak 2009 Salı

boş.

yürüyorum nereye yürüdüğümü bilmeden. etrafımdaki herkesten sıkıldım.
sırada suratlar.
herkeste bi telaş. bi anlamsızlık. bi karmaşa.
ben bıkmışım....

19 Ocak 2009 Pazartesi

sunshine.

Derinlerde,daha önce hissettiğim bi duyguyu üstüme geçirdim bugün. Mutluluk.
Mutlu olmaya calışan,çabalayan insan her şekilde ulaşır buna. çabalamama gerek yoktu aslında pek. istedim ve oldu...
öncelikle 90 derece döndürdüm kendimi. güzel renkli bi şarkı dinlemeye başladım.
o kadar cok yapmam gereken şey varken. herkes bu kadar acı çekerken.
dünyada O'nun dışında milyarlarca insan yaşarken. benim yaptıklarıma cocukca karşılık veremezken neden üzülmeliyim ki.. mutlu olmalıyım. evet hatalarımı anladım.
Şımartmamak gerek hakettiğini anlamadığın sürece kimseyi.
Her yaşanandan bi ders cıkarmak lazım. Bende düşündüm ve aldım dersimi.
bu ders alma sürecimi uzatmak sadece beni üzer ve hayatımdaki yolunda giden az da olsa bi takım şeylerden vazgeçmem anlamına gelir sanırım. daha küçüktüm ve senelerce acı cektim.
ne için.sonuç ne hiç!
giden ne? kalbimden kopan parçalar oldu. ama artık büyümek,silkinmek lazım. kendimi değiştiriyorum.
başka bi clementine olucam gün geçtikçe daha güçlü.
ELİMDEN GELENİ YAPTIM.
elimden başka bişey gelmiyosa.
neden kendimi bunun için sıkıyım ki.
kendimden daha cok değer verdiğim insanlar gidiyo bi gün. herkes gibi..
benide alıp gidiyolar.
sonra benden aldıkları parçaları çöpe atıp. hayatlarına kaldıkları yerden hiçbişey olmamış gibi devam ediyolar.
evet hiçbişey olmamış gibi bende devam edebilirim. gülebilirim.
hedeflerime odaklanıp güzel bi yaşam sürebilirim.
tanışılacak o kadar cok insan,öğrenilecek,yapılacak o kadar şey var ki. gidilecek cok sehir. tekrar tekrar sevilecek o kadar insan.
cekilecek acı. öperken heyecandan geberecek dakikalar.
hepsi önümde.
benden bi tane. hayatım bi tane.
herşey elimde. hersey cok acık,hersey cok kolay.
gerisi güzel. gerisi hoş.
gerisi mutluluk.
şimdi iyiyim işte.
kendi güneşimi kendim yaratıyorum.
ve daha güçlü şekilde doğmaya hazırlanıyorum.
korkun benden.....


coming soon....:)

15 Ocak 2009 Perşembe

yalnızlığımın aydınlık noktası.


Yeniden dünyaya gelişe inanmazdı önceleri,ama farketti ki bi kaç kez yaşıyo insan bu ucuz hayatı. Yeniden diriliyo tüm ölümlerden sonra. Ölümün soğuk kollarında cırpınıp dururken,karanlığa aşıkken,geceler kısa.. gündüzler hep uzunken. küfrederdi uyandığı her sabaha. her uyanışta bi sıkıntıyla kalkardı. Herseyin bitmesi için dua ederdi,ama ne çare.
yağmurların altında sırılsıklam yalnızığın içinde en ufak bi çıkış noktası arardı gözleri. Kuru bi yer,sıcak belki...Acı doruk noktasındayken. Gözlerden her akan gözyaşı alev parçaları şeklinde içindeki cehenneme dogru akardı. Daha da alevlenirdi o zaman,daha bi kendinden geçerdi. Öylesine cekilen bi acı içinde. Ölmek isterdi..ama bi türlü ölemezdi. Acı cekerek yaşamaktansa karanlık,soğuk,her saniye onu kemiren canlılarla dolu toprak parcasında görürdü çareyi. O canlılar beyninin içinde dolaşan ve her saniye onu kemiren düşüncelerden daha kötü olamazdı. O soğuk toprak, onun gidişiyle hissettiği tüm vücudunu saran soğukluktan daha soğuk olabilir miydi,karanlık onun bıraktığı,içinde kaldığı.. her saniye karanlığın her tonunu tanıdığı zamanlardan daha bunaltıcı olamazdı. diye düşünmüştü.
Ne kadar cok sey yaşadım? dedi bu yaşına kadar. Cok acı cektim dedi. acıyı aslında daha hic tatmamışken. yaşadıklarının acı oldugunu düşünürken. Şarkıların onu başka yerlere cektiğini. Onsuz bi hayatın hiç birşeye yaramayacağınıda...o soğuk toprak parçası bu umutsuz yaşamdan daha ilgi cekici,dedi. Elinde tek tabanca. tek kurşun.
Gitmek mi,kalmak mı diye geçirdi içinden. ama hatırlamıştı ki..her karanlığın sonunda güneş doğar bi zaman sonra. Her mutsuzluk bi mutluluğa neden olur. Hep hayaller var ve umut edilmelidir. Düşündü O'nu. yaşadıklarını.

...

Kararı kesindi. İçinde dolaşan saçma sapan düşüncelerden kurtulmalıydı. Ruhunu delip geçen
kurşunlar daha dokunmamıştı saflıkla sarıp sarmaladığı kalbine. Hep içindekini iyi yaşattığı kalbine.Ama içi boşalmış,daha önce bir araya geldiğinde mutluluk komasına sokabilen cümleler başka öznelerle,başka nesnelerle bir araya gelip tek kurşunda tüm saflığı aldı etrafından kalbin. Sonra her ses tonunda kalbin içine girdi ve ne var ne yoksa yıktı geçti...Koruması gereken hic bisey kalmamıştı,hayal ettiği herşey gömülmüştü zaten toprağın altına..

..işte şimdi elinde tek kurşun vardı. tek harekette bitirdi kendi işini... düşünceleri ölmüştü.

düşünemiyodu artık,karanlığın altına gömülü kaldı. iğrenç böceklere yem oldular. Kalbi hala atıyodu yeşil duvarlı evin bi odasında.. kalbinden bi parçası hala yaşıyodu...

düşüncesiz karanlığın altında dinleniyo artık,kimseye karışmadan bulaşmadan...

ama inanıyo ki. Güneş doğacak mezarının üstünden işte o zaman yeniden dünyaya gelecek.......

...

12 Ocak 2009 Pazartesi

ağzım açık kaldı.

Cuma gecesi son umutlarımla birlikte günlüğü bitirdim. Ne kadar geri dönüşü için yapmadım desemde. içten içe dönmesini istediğimden. Özlemimden geberdiğimden.. defteri bitirdim.. 24 aralıkta başlamıştım ve içimden geçen her kelimeyi döktüm ona. kalbimden geçen herseyi. bazen kendime bile itiraf edemediklerimi yazdım. Yaşadığımız her günde hissettiklerimi.. onu ne kadar özlediğimi. ne kadar sevdiğimi,ne kadar acı çektiğimi yazdım. gurur yoktu. seven kalplerin gururu olmazmış ya. acizlerin maskesiymiş ya gurur. bundan yazdım bu defteri.. geri gelmeyeceğini bildiğim için..
hayatımda daha önce kimseye yapmadığım sürprizi yapıcaktım ona. seven filminin defterini filmin içine yerleştirdim..defterin sonunda. eğer değişirse düşüncelerinn hiç bişey söyleme. beni çağır birlikte sevenı izleyelim dedim. cunku o bana seven'ı izleme birlikte izleyelim demisti..
kutu yaptım bi tane. içinde filmle birlikte defter. bi kucuk rakı. rakı bardakları. bide dinlemesi için cd koydum.. 4tane zeki mürenden. bi tane ayla dikmen. sezen aksu,rafet el roman,ayten alpman.
kutuyu hazırladım kapağınada yazı yapıştırdım. yapması gerekenleri.. bide anlamadın şiirinden alıntı.. kutu hazırdı.
zeki müren ve rakıyı keyiflenmesi için koydum. cok severdi..
evinin önünde bekledim kaç sabah. kac aksam. pencerelerine baktım. bazen kedisini izledm camın kenarından..
o gün yine evinin yanındaki cafede arkadasımla oturup havanın kararmasını bekledik. annesinin evde olmaması için dua ettim. evet akşam 6 olmustu cumartesi günü.. mustafa geldi. kutuyu o vericekti. ben evinin yanındaki cafede... mustafa gitti. pakedi verdi ve geldi..
heyecandan geberiodum.. cok mutluydum ona ulasıcagı icin.. mustafaya 79798798 kez onu anlattırdım. elinde sigarası varmıs. sakalları uzamış.. kutuyu aldıktan 10dakika sonra mesaj attı.
-ne diyim. ağzım açık kaldı.teşekkür ederim.

cevap atmadım. defterimi okuduysa bana bi cevap vermesi. bazı seyleri acıklaması gerek..
uf yazamıyorum buraya. cok güzeldi. cok derindi yazdıklarım.. ben hayatımda hickimse icin böyle bişey yapmadım.. kimseyi böylesine sevmedim!

6 Ocak 2009 Salı

04.01.09 00:24


Bu gece diğer akşamlardan daha bi başka özlüyorum seni.Daha farklı...daha bi başka boyutta..çoğaltıyorum seni bu akşam. sana göre ayarlanmış bi fotokopi makinesi gibi kalbim.sırf senin icin calısıyo...Kuru gözyaşlarım var ,dışarı akamıyolar.Benden sıkılmanı istemiyorum,bu gece mesaj attım sana 3 tane.Blogspotta yazdıgım yazının bi bölümü..Cevap yok,beklemediğimi belirttim.Kopamıyorum Cagan...Kalbim cok acıyo. Şu iki günlük dünyada neden bu haksızlık.. niye?bi şekilde gülemiyorum .Etrafımdaki mutlu insanlara bakıyorum.Nası başarabiliyolar diye merak ediyorum sadece.Günlerce senin olmak istiyorum.Bu konular karşılıklı tabiki.Keşke ikimizide yaşatabilseydim. İkimiz içinde nefes alabilseydim.Küçük bi ev olurdu içinde yaşadığımız. Sen olurdun,kokun olurdu,ben olurdum. Televizyonumuz olurdu siyah bi tane,çalışmasada olur...Karanlığı hissettiklerimizle aydınlatırdık. Sonra parçalanmış kuklalar gibi yönlendirirdik hayatımızı. Yemek yapardım sana,müzik sesleri olurdu her yandan gülüşünü bastıran. Tüm Çağanları tanırdım o zaman. Paranoyak Çağanı da severdim yalnızlığımızda,sıkılır kaçmak isterdin bazen giderdim o zaman. sonra yine gelirdim.Geceleri tek yastığım olurdun. Sevdiğin göbeğimin üstünde uyurdun bazen. Üşürsen ısıtırdım seni en saf duygularımla beraber. Konuşmazdık bazen. Yine bakardın bana. Ağırlığını üstümde hissetmedikten sonra ne anlamı olurdu ki.. Üstü karalanmış tüm yaşanmışlıkları atardık kirliye,Renklileri siyahları beyazları ayırır yıkardık birlikte. sonra temizlenmiş şekilde geçirirdik üstümüze tekrar,etrafımızda bıraktığı pis kokuları gitmiş şekilde. Daha bi mutlu olurduk o zaman. Daha bi biz olurduk. İçerdik seninle. sarhos olurdum senle sonra. Hayattan aldığımız yaraları birlikte sarardık... Kanarsa eğer bakmazdın sen. kan görmeye dayanamazsın.. ben kapatıp,iyileştirirdim hepsini sen görmeden. Kadının olurdum sonra,ağlardık birbirmiz için utanmadan. Sıkılır mıydık yaşadıklarımızdan? sanmıyorum.. ruhumuz yenilendirdi bazen. dedim ya Biz Biz olurduk o zaman!

dear diary


- ona günlük yazıyorum günlerdir. bu haftasonu biter sanırım. bana verdiği seven adlı filmin icinden cıkan bi defter. ona ait bişeye onunla ilgili duygularımı yazıyorum. tüm hissettiklerimle. buraya yazıcak bisey kalmıyo o yuzden bi zamandır.

1 Ocak 2009 Perşembe

yok SARHOS değilim...

2009 senesi umarım hepimiz icin guzel seyler getirir.
hepinize iyi mutlu yıllar!!!
dün gece arkadasın evindeki party.
icilmeye basladı....yemek alkol eğlence. müzik. hızlı icince midemin icinde karmasa olusmustu.. dönüyodum. inanılmaz sekilde dönüyodum. sanki lunaparkta balerine falan binmistim..yattık yere saat daha 10a yaklasıyodu. sanırım yeni yılı göremicektim.bi hızla tuvalete gittim. cisimi yaparken elime telefonu aldım. kendimden gecmistim.. mantığım cok uzaklardaydı. kalbim telefondan o ismi girdi. cagan... aradım.
gayet neşeli bi sesle açtı. sessizdi etraf
napiosun dedi.
hic dedim kötüyüm dedim. farketti zaten..
dur daha saat 9 dedi..
hayır dedim 10!
kus biraz rahatlarsın dedi.
cagan dedim!
-İÇERDE MİLLETE ELVIS COSTELLO I WANT YOU DİNLETİYODUM SENİ ARIYIM DEDİM..
BENİ HİC ÖZLÜYO MUSUN? BEN SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM...
-tabikide clementinecim
-HİC AKLINA GELİYO MUYUUM?
-canim bunları sonra konusuruz yüzyüze konusuruz dedi. geliosun tabi ama falan dedi. kıvrandı durdu
-YÜZYÜZE KONUSAMIYORUZ SİMDİ SÖYLE. COK ÖZLÜYORUM BEN SENİ.YARIN ARADIĞIM İCİN COK PİSMAN OLUCAM AMA İCİMDEN GELDİ..
-içinden geldiyse sorun yok ne guzel işte ...
-ASLINDA HEP İCİMDEN GELİYO AMA KENDİMİ TUTUYORUM.MANTIKLI DÜŞÜNÜP KENDİMİ TUTUYORUM...
-BENİ SEVİYO MUSUN.. HİC SEVMEDİN. SÖYLESENE...
-sonra konusalım olur mu simdi iyi değilsin. kus biraz kendine gel. yat uzan birazcık. sonra konusalım
-HAYIR!
-evet
-HAYIR!
-evet
-PEKİ.
kapadık sonra. bu sırada kapıyı kitlediğim icin arkadaslar içeri girip bana bakmak istiyolardı. acmadım. açtım sonra. klozete dayadım kafamı. ve başladım onu düşünüerek icimdeki tüm alkolü cıkarmaya... her seferinde onu kusuyodum... onu düşünüp boşaltıyodum icimi...
özledim sonra.
sacmaladım.
pisman mıyım.. bilmiyorum. aramamalıydım.
sacmaladım.
sarhos değilim. hic değilimm..