16 Şubat 2009 Pazartesi

COK ÖZLÜYORUM

uf bıktım yeter yemn ederim yeter.
kendimi zor tutuyorum.. yeteer ya
hayat neden acımasızz..
ben sıkıldım!
mal çağan! seni çok özlüyorum tam 32 gündür hiç konuşmadıkk!!
4 ocaktan beride seni görmedim hiç.
gerçi 4 ocaktada evinin önünde camına dogru bakıyodum dışardan geldin. rezil duruma bak!
gerçekten sıkıldım artık!
bi damla mutluluk bile yok içimde !
of çağan offffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
yeter artık!
sıkıldım ya yemn ederim sıkıldım!
çığlık ata ata ağlamak istiyorum!!
kollarıma gelsen rahatlar mıyım acaba içimdeki bu sıkıntı biraz geçer mi?
sanmıyorum!!!!!
sadece seni çok özlediğimi biliyorum!
aptalım ben tam bi salağım!!!!!!!!!!!!!

kırmızı

kırmızı birikintinin ortasında yalnız kalmıştı aydınlık odada,masumiyeti herşeyden daha yakındı. elini uzattı küçüklüğüne dokundu. 60 saniyeden daha bi kısa sürede 15seneyi geride bırakmıştı...
belkide büyümesi gerekliydi artık gerçekleri görmek için.
büyüdü. gri siyah ve beyaz içinde.. kırmızılık gitmemişti. O kapıdan ilk girdiğinde küçüklüğünü tutarken elinde,büyüklüğünü ve zorluklarını sırtına geçirerek çıkmıştı sıcak bi haziran gününde o kapıdan.. ufak bi heyecanla birlikte...
zorluklar şimdi karşısındaydı ve içine çekmişti onu...

9 Şubat 2009 Pazartesi

yarım kaldık.

yağmurun altındaki çaresiz küçük solucanlar gibiydik seninle.
ne yolumuz belliydi,ne evimiz.
sen daha uzundun kıvrımlarınla..dolandın etrafımda,seni evim sandım.
sığındım.yapıştım..büyümeye başladım. yeşeren ağaçların dibinde bulduk kendimizi.kocaman yağmur damlaları acıtırken kahverengi derimi,üstüme geçtin korudun beni. bi deprem oldu sonra. yer yarıldı. olamazdın kimsenin evi bilirdim. değişik kokular yayıldı cevreye topraktan gelen. sana alıştım,sonra yıkılmaya basladı tuğlalar gibi bir bir üstümüze yagmur damlaları.
sen gittin sonra..
ellerin kaldı yalnızlığımda
kokun kaldı. derinin parçaları kaldı.
acıdın bıraktın.
bide en derinde yüzün , huzurlu huzursuzluğun kaldı...
sen kaldın karanlıkta.
her gözlerimi kapadığımda gelen.
acıtan en derinimden...
bu soğukta hem sensiz,hemde evsizim şimdi.
benliğin,derin benim evim olmusken. huzurunda yağmurların altındaki sıcacık güneşimken....

8 Şubat 2009 Pazar

i want you so it scares me to death


seçilmişti o.. batan bi tekneden atılmıştı karanlık soğuk sulara. yüzdü,yüzdü sonra göründü kara...belliydi daha önce ulaşmışlardı bu adaya.. dağılmıştı.. bazı ağaçlar yakılmıştı.. kumlarında ayak izleri vardı. her gelen terketmişti sonunda bu adayı.. belli ki bi oyun vardı kurulu düzenin içinde. artık asıl şimdi tam ortadaydı,kalsa donarak ölücek,gitse kendide bu adayı dağıtıp bi şekilde kaybolucaktı.. üstünde su damlaları kristalleşip yere düşerken bastı kumlara. o kadar huzurlu bi yer gibi görünüyodu ki negatif şeyler uçup gitmişti aklından. burda belki kurtulabilirdi..yürümeye başladı,önce bi rüzgar oluşturmaya calıştı gücü yettiğince ayak izlerini yok etti. bu adada tek o vardı ve başkasının bıraktığı izler kalmamalıydı. düzenlemeye başladı her yeri. büyü yaptı kimi zaman.


açtı.. kafasında oluşturduğu her cümleyi ağaçlardaki yarısı yenmiş meyvelerle birleştirdi. bütünleştirdi sonra doyurmaya başladı karnını. kimi zaman doydu. mutlu oldu orda.. kimsesiz ve mutlu. yalan yoktu. rüya yoktu. hayal yoktu.. herşey alabildiğine gerçekti. dokunduğu her nesne ona dönüştü. kendisini gördü bu terkedilmiş adada.


mevsimler,geceyle gündüz türlü oyunlar oynadı ona... bazen güneş açıyodu ısınıyodu her yer.. bırakırken tam kendini,alışırken sıcaklığa yağmur yağmaya başlıyodu.. yağmur damlaları gözlerinin içinden geçip kalbine doğru akıyodu canını acıtıyodu. o kadar soğuk oluyodu ki. soğuklulukla birlikte hava kararmaya başlıyodu. karanlıkta duyduğu tek ses kafasındaki düşüncelerin sesleri oluyodu. kendiyle konusuyodu. kesinlikle mutsuz değildi. dedim ya huzurlu bi adaydı onun keşfettiği. sadece ona ait bişeye rastlamıştı kısa hayatında...

güneş açardı çoğu zaman bu yüzden güneşli günlerin her zaman geleceğini bilmesi bile ona yetiyodu.onun emeğiydi adası. cok uzak yollardan tek başına kendi gücüyle gelmişti. sonuna kadar yüzmüştü. öyle günler oldu ki orda yaşadığı günlerce güneş açtı aylardan kasım olmasına rağmen. cok uzakta değildi bu ada. ordada kasımda sonbahar yaşanıyodu. dökülen yapraklar yoktu..cicekler açmıştı ağaçlarda onun mutluluğuyla birlikte..
ama bunca yaşanmışlıklar olmuştu o kara parçasında daha önce. rahat duramıyodu.. tutamıyodu kimseyi.. yalnız kalmak istiyodu ada...


geceleri her yalnız kaldıklarında ada hep aynı şarkıyı fısıldarmış tepenin ardından..*i want you*

huzursuz bi ada bu durur mu?
durmadan yağdırmaya başlamış yağmurları üstüne... estirmiş rüzgarları. onunda bıraktığı izleri silmek için elinden geleni yapmaya başlamış. uzaklaşmış.. doyurmuyomuş artık... yaşamaya direnmeye çalışmış,elinden geleni yapmış.. yalvarmış günlerce bi damla güneş için..
ağlamış. direnmiş gücünün,minik bedeninin yettiğince... ama ada durmamış.. öldürene kadar devam etmiş.. sonra yağmur damlalarının oluşturduğu nehirle denize karıştırmış kızı... diğerlerinin yanına gitmiş. tozlanmayacak kadar değerli bi anı olarak kalmış sonra.... soğuk suların altında.............