15 Ocak 2010 Cuma

mühim değil.

sıkılgan bi kuş gibi konduk ağaçtan ağaca önce. tuttuk ellerimizden. öptük öpüştük. garip tatlardı bizim için.yanyanayken önce aklımız baska yerlerde.. sen öperken gıdıklanırken ben. dedim ki ne cok benziyosun ona o an. sonra baktım gözlerinin içine. ı ıh o sen olamazsın. ama ona bakar gibi baktım bazen. bazen cok yalan söyleyip sıkıntı çektim. güldüm.eğlendim. küfretmek istedim. edemedim. hanımkızımız. sonra bi şarkı çaldı cok uzaklardan. mutfaktayken ben. görmüş dosyayı. gördü dedim içimden. ne düşündüğünü umursamadan.. şarkının mırıltılarıyla kayboldum cikolatadan hayaller arasında. sonra ne cok sorunlu oldugumu düşündüm. hadi git dedim,bugünlük bize ayrılan süre sona erdi. sen gitmek istemedin. sana sarılırken düşündüm ki gitmemeliydin. ama bi yandan gitmeliydin. cok farklıydın herkesten..ne çok sorunluyum dedim yine içimden. haketmediğimi düşündüm. her şeye yetmeye calısırken hayatta bi kendime yetemiyomuşum bunu anladım..içimde gezinen 18,600 tane insan var sanki farklı ben hepsi bugün farklı bi tanesiyle tanıstım. ne yapmalıyım bilmeden. bi kaç duble rakı bence gerisi gelir....

9 Ocak 2010 Cumartesi

çok eskiydi eskiden...

bi kaç parça mutluluk var gökyüzünde artık. sanırım cok sey istedik hayattan seninle birlikte. ne çok sey . ne cok hayal. 70 yasında bi emekli gibi oturmus salaklaşıyorum.