29 Ekim 2008 Çarşamba

hey hey!


dün gece kırdı beni. cok kırdı cok cok cok!

kızdı bana.
bende tribe baglaıdm. cektim kendimi. cok agladım dun gece.
bugun pisman oldu arkadas. özür diledi özür diledi benden:)
ve biliyo musun?
haftasonu 'MUSTAFA'ya gidicez onunla..:)
ağlıycaz birlikte.
evet yapıcaz.

28 Ekim 2008 Salı

high hopes!

hersey olucagına varamaz. varmamalı. sakin olamam!
Kitapcım.
evet o.
o kadar tatlı ki.

evet şu sahne gitmiyo gözümünden önünden,bunu söylerken yaptıgı mimik!

-baba
-oglum.
kadıköy rıhtımda yaşadıgı biseyi anlattı bana.

geçen cuma günü. perşembe gecesi telefonumda bir adet mesaj.
yarın kahve içelim derim ben.
oha. yuh. tabiki tabiki dedim ne diyebilirim!
cuma okul cıkısı git süslen.
kapısındayım.
aradım geliyorum ben
tamam bende iniyorum dedi o mükemmel sesi!
evinin önündeyim. içerden! geldi o!
deri ceketi . guzel yuzu
gozlukleri. karizması. o ve benim hoplayan yüreğim.
pek konusmadan daldık ara sokaklara... starbucks? dedi. tabi dedim.. girdik. ısmarlanan kahveler. cuzdanımı cıkardım cantam. çat diye uzattı kredi kartını. hmm dedim ok o zaman. böyle karmasa icimde. eziklik duygusu. onun yanında hissettiğim eziklik. aslında hep iyi hissederm. mutlu hissederm. kendime guvenirim basım dik yürürüm. takmam kimseyi laf atanları. abaza abaza bakanları. okul etegimin altından kalmıs kelebekli bacaklarıma.
omuzlar düştü benim.karmasanın icindeydim.
balkon gibi kısmına oturuldu karşılıklı.
basladı sohbetimiz.
tam 2saat. süper iki saat.
döküldü ağzımızdan kelimeler. yavasca sakince. gulerek. bazen kahkahalarla.
mübalağa yapıyorum belkide. bulutların üstünden gercek dunya pek gözükmüyodu.
etrafıımı önemsemeden. her ayrıntıyı dinledim.onun o ince dudaklarından cıkan kelimeler deldi geçti beynimi ruhumu kalbimi..bulutlardaydım dedim ya.
uçuyodum belki.
o mimikleri. konusması. gülmesi.
tek tabak çatalı bardağı. hayatı.
soğuklugunu bırakmıstı kapının dışında.
ön yargıları yoktu. karşısında 17 yaşında biri vardı.
yaşadıgı onca tecrübenin yanında kucuk bi kız.
ben vardım karşısında.
dinledim onu... hep dinlerdim.
anlattı anlattı. anlattım guldu,guldum...
rüya gibi. saka gibi.
O,ben,malboro light,cakmak,su,peceteler.
kalbim.o ben sen herkes orda biz ordayız.
tüm hücrelerim orda.
saç tellerim.
elim kolum bacağım. herseyim orda.
guvensizim kendime. cok guvensizim.
hep boyle hayallerin pesinden kosmaya bayılıyorum.
tutunucak bi dalım kalmadı.
oda bi bosluk benim hayatımda icinde kayboldugum. düşmeye razıyım ama. boslugunda kaybolurum. ölürüm.
O konustugum gün.
ölsem demistim.
ilk defa içten ölsem demistim ama yasama sevinci geldi bana.
ölmek istemiyorum seviyorum yaşamayı ben! ondan bisey de beklemiyorum aslında.
söylicek hicbiseyim yok.
istemez beni bilirim. neden istesin.
9 yaş dile kolay.
benim kalbim büyük.
beynim kucuk değil en azından.
istemez ama bilirim bilirim.
kendini bazı seylere zorunlu hissedip benden uzaklasmasından korkuyorum.
korkmadan yasamak istiyorum artık.
elimde avucumda kalan bi avuç mutluluguda kaybetmek istemiyorum..
kısa zaman önce ulastıgım bu mutlulugun harcanmasını istemiyorum.
düşerim onun boslugunda süzülürüm uçurumlarda.
ama mutlulukla icimde..
istemiyorum baskasnın getiriceği mutlulugu... anlık mutluluklar değil hayalim!
sahici seyler. yutkunduramicak beni.
o benim kitapcim.
gece yarısı attıgı bi mesajı herseyim oluyo benim.
yuzum gulmeyeli baya oldu.
gercekten içim gülmeyeli baya olmustu.
iyi ki varsın hayatımda.
yarım kalmıs hayalinle.
apartmanının kapısındaki 2 milyonluk kırmızı rujlu kalplerinle iyi ki varsın.

-yoksa yiten ben miyim derken nerden geldin sen?...




pink floyd*high hopes...................

özlemisim be!

evet.

özledim be seni. aptal devlet kapatmıstı.aramıza girdi bi süre..

cok sey oldu aslında.

sana yazmak o kadar cok istedim ki.

patlatı içimde onca kelime.

dudaklarımda. kalbimde. zihnimde kaldılar.

kağıda dökemedim.

yapamadım.

seni istedim. tek seni. geri dönmene cok sevindim cok cok cok sevindim!

yaşasın blogspot!

21 Ekim 2008 Salı

Kitapçım!

bu 4 yıldır arayıp bugun kadıköyde buldugum platonik aşkıma bu aksam attıgım mail.
evet takip ettim ve konustum!
mukemmeldi.






aslinda sacmalamak istemem ama sanırım biraz saçmalıycam suanda.biraz fazla hemde.bana göre değil ama sana göre sacma gelme olasılığı yuksek...ecem ben. konserde öpücük atan bugunde kadıköyde yanına gelen kız.aslında geldim iyi ki. seni bulmusken bi daha kaybedemezdim konusmadan..hazırlıktaydım ben. geliyodum durmadan. ingilizce kitapları geldi mi. diye sen gayet sıkıcı bi bakıs atardın. kadife pantolonun. kısacık saçların ve discman'in vardi. mor ve ötesi deli gibi hayranıydım cok. simdi iyiyim. teenager triplerini aştık biraz ne de olsa..gitmisim konsere. hazırlıgın bi sonraki senesi..önlerdeyim sahneye biri cıktı.dedim bu kim bu kim.aha benim kitapcım. benim deil ama işte oyle dedim.tüm konser mor ve ötesi sarkiları eşliğinde arkasında kaldıgn amfilerdeydi gözlerim.konser sonrası yanına gelmistim. sana o olup olmadıgını sormustum.evet O'ydun. morveötesi sitesine mail atmıstım.baya uzundu adını ogrenmek icin.yanıt yok tabiki. pekte umudum yoktu gerci.. sonra caddebostan soundwave. hadi dedik bi gidelim.daha bu british arkadaslarımız calarken oakley gözlüklü mor ve ötesi tshrtlü.biri..elinde kolası.bu dedim benim evlenceim adam böyle olmalı.kızlar genelde böyle muhabbetler cevirirler.bi baktım kitapcım.adını bilmiyorum tabi.sonra konser zamanı. sen cıktın. farkettinde aynı zamanda.ben yine tüm konser seni izledim.şaşırmıştın sanırım birazcık. cunku böyle baktın arada bu kim diye.ama konseri yarıda bırakıp gitmem gerekti.cunku salakca bi spor yapıyorum ve yaris dönemiydi. ertesi sabah önemli bi antremanım vardı..öncelikle myspaceime fotografnı koymustum.rakun müziği aradım.mor ve ötesi menajeri can sertogluna myspacete bi mesaj attım baya uzunca. adını ogrenmek icin. ondan da bişey cıkmadı.cevapsızdı.konserlerin hepsi izmirde.gelemedim. R.E.M e de 90 milyon vermek istemedim o kalablıkta sana ulasmam zor olucaktı.ama bugun gördüğümde sok oldum..hemen basladım takibe.konyaya gitsen oraya kadar gelirdim sanırım...dedim ya. seni buldum ya konusmasam olmazdı.sanırım cok konustum..tanıstıgıma cok memnun oldum

18 Ekim 2008 Cumartesi

caresiz clementine.

bugun fena.bugun cok kötü bugun cok sacma.
eski sevgilisyle cıkmaya basladıgım yakın arkadasımla yazın temmuz basında bozulan aramız.
hergün karşılaşmamz. 4senedir arkadas olmamız..
dershanede aynı sınıfa düşmek şans.
ama barıştık bugun.
hayallerimz vardı. güzel hayaller. cok seviyodum aslında onu cok cok.
neden ona böyle bişey yaptım bilmiyorum ama benimde kendimce nedenlerim vardı...
bende haklıyım bazen. oda cok haklı ama guzel bi iliskileri yoktu. 1ay bile olmamstı.
ama arkadasım daha önceden bi ilişki yaşamadgı icin vazgecemez oldu.
benden nefret eder oldu.
dershaneden cıktık erken bahanelerimzle birlkte.
yüreğimizde yarım kalmışlık. gözlerimizde birbirimize duydugumuz özlem.
yürüyoruz. hava soguk. yagmur ciseliyo.
girdik kadıköy rexx sokağına.,
güzel dizayn edilmiş bi cafemiz var orda.
yengeç
gir otur. yemek ısmarla.
ve kültablalarını doldurduk ikimizde.
4ayda o kadar cok değişmişiz ki. konustuk herseyden herkesten.
sacmalamalarımdan.
onunkilerden.
yanımda sandıgım bi arkadasım arkamdan neler söylediğinide öğrendm
ona attığı mesajlar sayesiinde.
aradım bi güzel bagırdım cagırdım.
bela okuyup kapadım.
şerefsiz insan ne kadar cok hayatta
söylemediklerimi söylemis olarak anlatmıs..
arkamdan fahişe bile diyebilen bi insan bu işte!!
yüzüme o kadar gülerken. bu da cok koydu..
aptal yerine konmak.
insanlara güvenim sarsıldı yine..
çıktık modaya gidip içmek gerek.
ağız boş kalmıyo sigaralar.
parcalanmıs arkadaslıgımzdan kalan tozlar uçusuyo havada.
aptal yerden dövmemin rötuşu için randevuda istedim.
.. abi yok mu.
hmm evet o abi.
güne başlarken.
O'nun ikizini gördüm.
o malesef hala benim icin özel kişinin.
bittim o an.
ikizi bile parçalayabildi kalbimi.
hayatımı ruhumu.
bu kadar şey üstüste fazla biraz.
git modaya.
elimzde kucuk boy absolutlerimz.
camel'ım ve onun winston'ı...
otur modaya. iç ve kalk. dik ve kalk.
git markete biralar.
sigaralar. uzun malboro. kırmızı hemde.
modanın daha sakin bi yerinde.. içtik içtik kavga ettik kinini kustu bana.
sarhoştuk hala kafam iyi.
neden sattın beni clementine..
neden yaptın bana bunu.!
bunu söyleyip durdu.
içtik biz.
5tane sigarayı bi anda yaktıgm oldu bazen.
kafa iyiydi cok iyiydi.
delirdik cıldırdık.
çğlık attık sacmaladık!
iki arkadasımz geldi.
kurtardılar bizi.
sarhostum sacmaladım.
cisim geldi.
kadıköy starbucks.
yne saçmalaım . kazık attığım arkadasım baslamıstı ağlamaya coktan.
ben hala farkına varamıyodum ama sarhos deildim ya ben.
iyiydim.
durakların oraya geldigimzde ağlamaya basladım.
arkadasım elimden tuttu
sakinleştirmeye calisti. karanlık havada..
arabalar insanlar.
herkes bana bakıyodu..
starbucksa girdik.
çişim vardı cok!
sıra bekledik kafam iyi. yumrukluyorum kapıyı
gülüyolar.
yıkadı arkdasım yuzumu.
diğer kazık attıgım biri ve diğer arkdsmz girdi sonra.
biz oturduk banklara.
ağlıyorum ben cok ağlıyorum.
yanımda tanımadgm bi kız peçete verdi.
arkadasım sakinleştirmeye calisiyo...
kazık attığım bi yandan ağlıyo..
arkadasım beni minübse bindirdi.
yolda kadıköyden bostancıya ağladım ağladım ağladım.
eve geldim.
Onu cok özlemiştim.
bana yaptıgı mallıklar icin ayrı ağladım.
aileme ağladım.
kendi halime ağladım.
acıdım kendime.
acizdim..
sonra evde aşırı ağlama komasına girince
arkadasımı cagırdım gelemem dedi.
sonra ciddiyetn farkına varınca annesi ve iki bebelik arkadasım kapıdalardı 2dk icinde.
intahar ettim sanmıslar.
edemem ben intahar.
seviyorum yaşamayı.
herşeye ragmen umutlarım var benim.
simdi kötüyüüm ruh gibiyiim.
uçmak kaçmak istiyorum...
fena bi gün cok fena bi gün..............

16 Ekim 2008 Perşembe

sen hep benimsin.

güzel bi gündü bugün...
Okul sonrası kadıköy ve taksim. sevdigim hayat dolu arkadasimla guzel eglenceli sacma yorucu ama huzurlu bi gündü...beşiktaş vapuru ardından otobüs ve Taksim. O kadar cok insan seçeneği sunuldu ki önüme. seç begen al. abaza turk erkekleri. liseli etekli kızlara karşı...
aptal turistler...
pasajlarımz...
hersey guzeldi sanki. nefes alabildim bugun.
bi kac gundur alamıyodum nefes. yazamıyodum o yuzden...

ben onu özlemeye basladim. görmek istemeye basladım..
gözlerim otobüste.. 2 numaları otobüsün icinde her sabah..
heryerde..
2 numara..
bostancı-üsküdar...
onu arıyorum. heryerde.
.nerdesin?
sana o kadar aşıkken. bunu bile bile ablama bile sulanırken o otobüste sen.
ben hala seni arayabiliyorum..
sana duydugum özlemden yoruldum artık.
nefret edilicek birisin. değmezsin hicbiseye. ama kalbimi söküp atmam gerek senin izlerinden kurtulabilmek icin.
kalbimden kurtulsam..
zihnimdekiler zorlicak bu seferde beni..
beni bana bırak ve git artık.... lütfen git.
bu şehirden. hayatımdan git.
kapansın yaralarım..
yenileri açılsın. acı cekmeye razıyım. yeter ki cektiğim acının sebebi sen olma artık. özlemekten cok yoruldum seni....herkesi sana benzetiyorum.
herseyde seni arıyorum.
en ufak ask hikayesinde aklıma sen geliyosun.
her anımda sen varsın.
ben kendimden vazgeçmişim.
sen olmusum...
ne guzeldi. sana dokundugumda bile gözyaşlarım akardı...
tutamazdım.
mumlar var bide..
sönmeyen mumlar..
duvardaki saat,müziğimz,dream tv.. sen ve kokun.
beni hic sevmedin:)...
bana hic seni seviyorum demedin.
ben sana duygularımın yogunluguna kapılıp kendimi tutamayıp seni seviyorum derdim sevişmelerimzde..
sende canim benim ne kadarda saf. ifadesiyle kucaklardın beni herseferinde.
küçüğüm ya ben.
sana duydugum ask herseyden buyuktu gerizekalı insan.
yok ya artık bittin sen. unuttum seni unuttum unuttum!...
görmem gerek ama seni.
unutmak icin bi kez daha görmem gerek.
dudaklarını özlememem gerek.

- taksim guzel. rahatlatıcı.
dönüşte yerden 1,60cm uzunlugundaki pigme takım elbiseli adamımız takip etmeseydi. bizde keske aksam aksam kosmak zorunda kalmasaydık..
yaktık bi sigara daha.
sönüp giden umutlarımza karşılık...
bitti artık o defter kapandı.
sporuda atıyorum bi kenara.
artık bana kazandırıcak biseyi kalmadi.
kureklerimizn..
hayatı yaşamak istiyorum..
kurtulmak aileden,babadan.
tek olmak mutlu olmak özgür olmak.
olucam yapıcam gidicem gezicem görücem ve ölücem...
ama mutlu olucam.
sensiz onsuz kimsesiz.........................................

11 Ekim 2008 Cumartesi

bizi yalnız bırakmayan gölge...


hasta oldugum bi aksama daha hosgeldim. pecete elimde düşmemekle birlikte bi yorgunluk halide mevcut üzerimde..
sabah kalktım herzamanki gibi. ve gittim ne yapmam gerektigine hala karar veremediğim yere.
aptal herifin triplerinide cektik. ve artık ondan nefret ediyoruz.
cicekli botlarım vardı.. kocaman kocaman. plastik botlar..
yagmurda vardı sabah cok!.. cok yagdı yagmur. üstümze üstümüze.. gürültüsüyle birlikte. ağladı gökyüzü. isyan etti bişeylere belliydi. sıradan bir yağmur değildi bu. dindi sonra..
güneşler açtı kocaman bulutların arkasından. ısıttı icimizi.. sanki tüm sıkınıtısı geçivermişti. bizim gibiydi havada. parcali bulutlu.. bazen yagmurlu,bazen güneşlii..
bizimde öyle değil midr?.. yagmurlu gunlerimizin arkasından hic beklenmedik bi sekilde açar güneş.. bulutların arkasından gösterir kendini..
benim icin bulutlar dolasmakta hala gökyüzümde. benim sahip oldugum gökyüzünde..
güneşi göremedim daha... ısınamadm.. hala yaşadıgım kıştan kalma bi soğukluk var üzerimde..
böyle ısınıcak gibi oluyorum sonra titreme sarıyo beni aniden..
kara bulutlar geliyo sonra.. acıyorum semsiyemi. bana zararı gelmesin diye. sarıyorum kendimi sarmalıyorum.. ama sonra yagmıyo yagmur.
hayal kırıklıgına ugruyorum..
güneşim nerde.
beklediğim gün gelene kadar cıkaramicam kıyafetlerimi üstümden..
ön yargılarımı cıkaramicam. güneş cıkıncada cok zor olucak bu...
o bulutların arkasından bana kendini gösterdiğinde değil..
gercekten içimi ısıttıgında cıkartıcam o kıyafetleri.
kalbim ısındığında..
çünkü çok üşüdüm. kış ortasında cırılcıplak kaldım.

hastalandım.

hicbisey bilmiyorum herseyden baska...

unutmayı seçtim herşeyi.
yagmuru,fırtınayı.
kaybolmustum karanlıkta.hickimseye ihtiyacım olmadan cıktım ordan.
bulutlar var simdi tepemde.
kocaman bulutlar.
bazen siyah,bazen bembeyaz. umut dolu..
geleceğimi gösteren bulutlar.

.. güneşimi istiyorum,kalbimi ısıtıcak güneşimi...








-gölgem var,iyi ki gölgem var

bizi yalnız bırakmayan gölge..........

8 Ekim 2008 Çarşamba

the end.


Herşey 1983 yılında, batı karadenizde kucuk bi tatil beldesinde baslamıstı aslında... 4 kişinin hayatını etkileyecek bu komedi,dram karmaşasında kalmıs tesadüfler..
Kadın büyük aşk yaşamış üniversitede Ankarada. aşık olmuş.. ama ailesi baskın çıkmış bu savaşta... aşk yenilmiş cogu zaman oldugu gibi.. sonra o Adam cıkmıs karşısına. Sorgulamadan düşünmeden evet demiş. Sorunlarından kurtulmak icin... 25 Yaşında evde kalmıs sayıldıgından dolayı acele vermiş bu kararı...adam 30 yasindaydi... 1sene icinde nişan ve düğün... Bi evin icinde iki yabancı gibilermiş. Küçüklüğünden gelme mutsuzluğu varmıs kadının. Mutluluk hormonlarını seneler önce kaybetmiş... 85 yılının kasım ayında bu evliliğin ilk mutlu yani cıkmıs ortaya.. sarışın bi bebek.. güzel mi güzel... ardından 91 yılının haziran ayında 2. mutluluk sebebi. aslında bi bakımada istenmeyen bebek... kadin calismadıgından dolayı bağımlı olmaya devam etmis kocasına gün gectikce....


sevmezdi annem babamı... hic sevmedi. elini tutmadı sokakta yürürken hic. gün geçtikce daha da uzaklaştı..soğudu babamdan. iyi biridir aslında babam. evde kavgalar olurdu ama babam ne anneme nede ablamla bana bi kere bile el kaldırmamsıtır.. ama işte sevmeyince olmuyo.. 24 sene geçti.. üstünden. 30 ağustosta 24 sene bitti..
ben anneme aşık biri oldugumdan dolayı babama karşı hep bi kin besledim icimde..
ablam üniversiteyi bitirince calismak icin kıbrısa gitti geçtiğimz şubat ayında..
annemin tek bi gözyaşı bile beni ağlatır. ağladıgını düşünmek bile ağlatabiliyo. o benim herseyim. ama oda gitti!..
istemezdi gitmek. ama baska caresi yoktu.. kendi ayaklarının üstünde durması gerekiyodu. kıbrısta iş imkanı bulabileceği icin git dedim.!
git anne mutlu ol!
aslında benim üniversiteye girmemi beklemeyi planlıyodu. ama işler istedigimz gibi gitmedi. seneye giricem bu 5senelik lise sisteminden dolayı...
herseyimi annem yaptı bugune kadar.. odamı topladı. yemegim önümde. ne istersem anında olur. hizmetcim gibiydi bi yandan da.. yaklasık 6aydır babamlayım. annem gitti. özlüyorum. ama bazen cokta kızıyorum.
büyümeye baslıyorum. belkide hayat bu yuzden bu kadar zorlasmaya basladı.
yalnızım artık herkes kendi halinde. herkes kendi hayatına cekildi.
babamla hic anlaşamazdık. tanımazdım babamı. küçükken aramız iyiydi. sırtımı kaşırdı... pişti oynardık.. iki keçinin hikayesni anlatırdı bana. bu kadar.. benim annemde babamda annemdi.
simdi yalnızım. ama iyi ki hayatta...
biz büyüyünce bu evlilik oyununa bi son vermeye karar verdiler...Evlendikleri yerde...
Ankarada bitiyo bu hikaye.
genc kızlık soyadının masumiyetiyle yeni hayatında kalıcak olan annem.
aynı soyadı paylasamamak garip biraz.
kaç senelik evlilik. hic annemle babamın bosanabileceğini düşünmezdim...
küçükken ablam korkuturdu beni. annemle babam bosanıp seni cocuk esirgemene kurumuna vericekler diye dalga gecerdi benimle. ugrasirdi hep. ağlardım bende geceleri.
ama büyüdükce farkına varıyosun biseylerin...
bazen herkese o kadar kızıyorum ki. en cokta kendime kızıyorum.
hep yarım kalan hikayemiz 10 ekim cuma günü sabah 8bucukta baslayan bi durusmayla sona eriyo..
ben gittikce yalnız kalıyorum...
küçükken pembe gözlüklerim vardı. dünyayı pembe görürdüm arkasından...
arkadaşım kırmıştı,cok üzülmüştüm. ağlamıştım...
ama sanırım o zaman değilde yeni yeni kırılıyo pembe camlı gözlüklerim.
herşeyi net görmek o kadar kötü ve can acıtıcı ki..
canım acıyo. yalnızlığıma..

öğreniyorum,büyüyorum.
bu yaz karpuzu nasıl doğru düzgün kesiceğimi öğrendim.
beyazları kaç derecede,renklileri kaç derecede yıkayacağımı öğrendim.. pilav yapmayı öğrendim,kıymalı taze fasulye yapmayı öğrendim,tek başıma geceleri evde korka korka, tüm ışıkları yakarakta olsa uyumayı öğrendim,anne özlemini öğrendim...ev temizlemeyi öğrendim.. nasil gömlek ütülyecegimi öğrendim.eve yorgun argın geldigimde kendimi doyurmayı öğrendim,babamın sevgilisi oldugunda ona nasıl tepki vericeğimi öğrendim. aslında yaş olarak büyümüş insanların hala birer cocuk gibi olduklarını öğrendim.
sevmeyi ama sevilmemeyi öğrendim..

Büyüyorum..

10 ekim 2oo8...
8,30..
bu hikayede burada biter. oyuncular dağılır kendi evlerine...
herkes icin yeni bi hayat asıl simdi baslamaktadır...

7 Ekim 2008 Salı

uçsak.


10 günlük tatilin ardından baslayan ilk okul günüm cok sıradan ve sıkıcıydı.. Sabah düşündümde hayatımıza da tatil verebilsek keske. Ruhumuza.. Çıksa bedenimizden uçsa gönlünce boşlukta..
Hayatımızdaki ilk öpüşmemizdeki heyecanı hissederek uçsak.
O masumlukla,o kalp carpıntısıyla.. O tat olsa dudaklarımızda. Yorulmasak ama yorulmus gibi yapsak.. Kutuplarda hic üşümeden buzulların üstüne yatıp gökyüzünü izlesek. Uyanıp Okyanusların üstünden uçsak,sonra okyanuslara dalsak.rengarenk balıklarla bütünleşsek.
Kendimize gelsek,bi süreliğine kendimiz olsak.
Bu sürtük dünyanın oyunlarından kurtulsak, Yeni dogmus bi bebek kadar günahsız olsak... Düşünmesek. Unutsak tüm yaşadıklarımızı,tanıdıklarımızı..
Yağmur ormanlarına uçsak sonra birlikte.. Islansak. hissetsek bu duyguyu.. ama hasta olmasak.
Ama dönüşü olucak bu tatilinde hepsi gibi..Giricez bu kirletilmiş bedenimize geri.
Ölmekten korkmuyorum. Çürüsün bu bedenim.Üstündeki tüm günahlarla birlikte. Karışsın topraga.. Ruhum saf benim,ruhum temiz. O yeter bana. Hersey bittikten sonra biz yine onunla birlikte kalıcaz ruhumla.. Bu et parcasından ayrılıcam ve gercekten o zaman cok mutlu olucam...
herşeyin zamanı var ama. hızlandıramam bu süreci. Ruhumuda kirletemem. Şeytanın oyuncağı haline getiremem ruhumu. o saf ,o temiz, o günahsız ruhum.
Büyüdükce kirleniyoruz. her gecen dakika biraz daha batıyoruz camura. kurtulmaya calistikca içine cekiyo bizi. kaçmak kurtulmak mümkün değil. inkar etmesin kimse..
İlk insanlardan olmak isterdim. bilincsiz. düşüncesiz. sakin!..hic bi duyguyu bilmeden. nefreti bilmeden büyümek isterdim.
yemyeşil bi bahcem olsun.. tek katlıda bi evim. ciceklerim ve böceklerim olsun. kitaplar olsun. mutluluk anlatan kitaplar. duvarlarımı mutlulukla boyardım o zaman... huzurla kaplardım evimin dört yanını.. mumlarım olsun. boy boy ,renk renk... hava hep karanlık olsun. bi kağıt bi kalem. bide Ruhum.....



6 Ekim 2008 Pazartesi

Fark var.


Sokakta,dolmusta,vapurda karşılaştığım herkesi incelemeye bayılıyorum. ve o kadar cok karmasa olusuyo ki şu küçücük dünyamda....Herkesin ayrı bi hayatı,dünyası var...
Yaşlı süslü kadınlar,yürümeye bile halleri yokken en kırmızısından rujlarını sürmüş yürüyorlardı kadıköyün ara sokaklarından birinde... Kemik erimesi nedeniyle yerden 55cm olmus boyları.. beyaz-gri kısa saçları... dizboyundaki etekleri ve cantalarıyla...

-duydun mu nerimaağğğn. hayriyenin torunu eroinman olmus. hastaneye kaldırmıslar..

-nee anlamadım hayriye eroinman mı olmus???

gibi diyaloglara rastlamakta pek mümkündür..buna benzer yaşadım biliyorum...
yada yolda yürürken laf atan ( yurdum erkekleri pek bi abazan ) insanlardan pek cok sey öğrenebiliyosun.

-of böyle bi kız benim olsun 1trilyon borcum olsun be abi. gibi repliklere de rastlanabiliyor...


ama geçen gün yaşadığım bi olayı paylasmak istiyorum.
semtimizin 3 büyük taksi durağından birinden. taksi çağırdım. aksam 7bucuk civarları hava kararmıs. iftar vaktiydi kimsecikler yoktu sokaklarda..
taksi bi türlü gelmek bilmedi.. motorlu yaşlı bi adam geldi.. sucu motoru gibi dandik bişeydi.
adam beyaz saçlı... beresi var.. yanıma geldi ve pantolonunu indirdi.
banane amcacim senin hazinenden.
nedir bu sapıklık!
tabiki korktum.. ve hızlı hızlı yürümeye basladım. o sırada yan apartmanımızdan bir adamcağız cıktı cocuguyla birlkte hemen onun yanına kostum ve sapık dede kaçtı..
bu ülke yaşanacak yer olmaktan cıktı artık..
herkes ayrı bi sapık.

arkadasımla kadıköyden eve dogru dönerken dedik caddebostanda bişeyler yiyelim..
tam inerken dolmustan yanımda oturan adamın etimi sıktığını gördüm.
düpedüz tacize uğradım!... ve sesimi cıkaramadım,cantamı geçirirdim normalde kafasına. kaslıyız o kadar kürek cekiyoruz ancak ... şok oldum bu kadar yürekli bi arkadaşımızdı kendisi.
gercekten ayakta alkışlanıcak bi cesareti var..
herkesin bugun icin planları,yapıcak işleri var.. düşleri,hayalleri,umutları var.
herkesin farklı farklı.
benimde herkesten cok farklı...