29 Ocak 2009 Perşembe

if i just follow...

kendime itiraf ettim herşeyi...ve rahat rahat özlemeye başladım şimdi onu.. aklımda binlerce soru. yanıtını bulamayan...değer verilmemesi gereken insanlara verilen bu kutsal duygu ne acaba? bu çaba... kim için? bi gün döneceği inancı mı? döner evet. belki kural böyle. bi gün kesişir yollar tamamen bitmez hiçbişey. kimse kimsenin hikayesinden tamamen cıkamaz. yine konuşulur bazı seyler... ama eski hikayeler hiç bişey olur.ne kadar istesende masumluk,saflık gitmiştir. eskisi gibi olamazsın. bu acıtıyo işte insanı. aslında onun hikayesindeykende acıyodum. korku doluydum...belirsizlik karmaşa.dudakların arasından tam kalbin ortasından cıkan bazı kelimeler olurdu önce. mutluluk verirdi ya. şimdi sessizlik bi o kadar karanlık getiriyo...o devam ederken yaşantısına. teachers pub'a gidip içerken yine akşamları.. belki başka kızlarla tanışırken.. belki başkalarını düşünürken yatağına yattığında. boza' yı başkalarına sevdirirken... moda' da bankta başka kızlarla oturup kahvesini içerken.. başka 3 şekerli kahveler hazırlarken.... geceleri başkalarına şarkı göndermeleri yaparken........başkalarıyla elvis costello 'i want you' şarkısını dinlerken mutlu o.hem yalnız hem mutlu...sorumluluk yok omuzlarında... hayallerini yıkacağı 17lik bi kız yok. ona deli gibi aşık olan, bi bakışında kendini bulan.. harflerden,cümlelerden,öznelerden oluşan cümleler ağzından çıkmadan anlayan clementine yok. belki SE7EN defterimi alır bi gün.kendini kötü hissettiği bi zaman..açar okur ve masumluğumu,aşkımı keşfeder her kelimemde...saçma gelmez bi gün belki.. Kapalı bi kutu gibiydi önceleri.takibimden sonraki buluşmamızda susmadan konuşmuştu..mimikleriyle gözümün önünden gitmeyen mimiklerle. üstünden 3 ay geçmiş hala ilk gün ki gibi taze. ilk gördüğüm günün üstünden 41 ay geçmiş. ama herşey keşke takip ettiğim günün tazeliğinde kalsaydı. o heyecan... belkide ilk öpüştüğümüz gün 2008'in 20 kasım'ı... ben kendimi kötü hissederken Onsuz.O bensiz gülüyo. bense sahteyim. konuşmalarım,gülmelerim sahte.. hava kararınca anlıyorum ki. vazgeçmeliyim sahtelikten. yeşil duvarlar vardı bi zamanlar masumluğumuzu taşıyan. sonra hissettikleriyle kirlendi. uyuma taklidi yaptı o gün.bana arkası dönük sırtı vardı. bide boza kendini duvardan duvara vuran.. dünya yıkılmadı..dünya yerinde. ama içinde tek onu yaşattığım bi dünyam vardı.. gidişiyle yerle bir oldu.. bitti........

merhaba, bi saniye konuşabilir miyiz?

28 Ocak 2009 Çarşamba

son vedam.

ıssız adamı 18633. kez izledikten sonra yine anladım.
ben onu çok özledim.
çok özledim. yapamıyorum. ruhumu arındıramıyorum..
tüm hayatımı ona ait hersey terketmişken ben herşeyden en ufak bi parça bulup tekrar uyduruyorum. yaşantıma sokmaya calısıyorum. cok korkuyorum biliyo musun?
onsuz olmak beni cok üzüyo.
ruh gibiyim. hic bisey yapmak gelmiyo içimden.
uyanır uyanmaz acıyo içim.
oflamaya baslıyorum...
saatlerce süslenip. en güzel elbiseyi yakıştırıp üstüme odamda aynanın karşısında oturuyorum. bi sigara yakıyorum.
mekan her defasında değişiyo.
roller kurup kafamdan.. oyun oynuyorum..
evcilik gibi...
konuşuyorum içimden bazen dışımdan... aynaya bakarken değişen mimiklerimi görüyorum..
şaşırıyorum böyle yaptığıma.. elimde değil. oynuyorum durmadan..
sonu ne olucak. bu durum bana ne getiricek hiç bilmiyorum.
korkuyorum ve bu korku nerden geliyo onun bile farkında değilim.
kafamdaki bulutları atamıyorum...
nefret etmeye calısıyorum. değerini silip atmaya calısıyorum. rol yapıyorum
ama içi boş bi kavanozdan farkım yok.
bulutlar etrafımda kara kara.
rüyalarımda görüğüm zaman kabus oluyo o gece bana..
hem istiyorum hem istemiyorum...
her rüya 3 saniye sürermiş ya benimkiler 3saat sürüyo sanki. bi an uyanıyorum... sonra tekrar uyumak devam etmek istiyorum. olmuyo. içimi sıksada devam etmek istiyorum. yapamıyorum.
hayal kurmuyorum artık onunla ilgili.. kurdukca acıyorum çünkü.
çıkmaz bi sokaktayım sanki. karanlık heryer. göremiyorum ki. sonu yok.
olmadığının farkındayım... ama inatla dibine kadar yürüdüm.
ıslak bi duvara çarptım sonra. gerisi yok biliyorum. ama uğraşıcak gücümde yok o duvarı aşmak için. o sokaktan cıkamıyorum. gitmeye calıstıkca cekiliyorum karanlığa. öyle bi sindirmişim ki o karanlığı bitmiyo gitmiyo. gidemiyorum.
hızlıca geriye kaçıyorum sonra tekrar duvara doğru koşmaya baslıyorum. her defasında çarpıyorum. geçemiyorum içimden. her defasında acıyo canım,kanıyorum....
şimdi elimde hic bişey yok sana dair.
yalnızlığını cekiyorum her nefeste.
..............................istemiyorum hiçbişey!

27 Ocak 2009 Salı

boş.

yürüyorum nereye yürüdüğümü bilmeden. etrafımdaki herkesten sıkıldım.
sırada suratlar.
herkeste bi telaş. bi anlamsızlık. bi karmaşa.
ben bıkmışım....

19 Ocak 2009 Pazartesi

sunshine.

Derinlerde,daha önce hissettiğim bi duyguyu üstüme geçirdim bugün. Mutluluk.
Mutlu olmaya calışan,çabalayan insan her şekilde ulaşır buna. çabalamama gerek yoktu aslında pek. istedim ve oldu...
öncelikle 90 derece döndürdüm kendimi. güzel renkli bi şarkı dinlemeye başladım.
o kadar cok yapmam gereken şey varken. herkes bu kadar acı çekerken.
dünyada O'nun dışında milyarlarca insan yaşarken. benim yaptıklarıma cocukca karşılık veremezken neden üzülmeliyim ki.. mutlu olmalıyım. evet hatalarımı anladım.
Şımartmamak gerek hakettiğini anlamadığın sürece kimseyi.
Her yaşanandan bi ders cıkarmak lazım. Bende düşündüm ve aldım dersimi.
bu ders alma sürecimi uzatmak sadece beni üzer ve hayatımdaki yolunda giden az da olsa bi takım şeylerden vazgeçmem anlamına gelir sanırım. daha küçüktüm ve senelerce acı cektim.
ne için.sonuç ne hiç!
giden ne? kalbimden kopan parçalar oldu. ama artık büyümek,silkinmek lazım. kendimi değiştiriyorum.
başka bi clementine olucam gün geçtikçe daha güçlü.
ELİMDEN GELENİ YAPTIM.
elimden başka bişey gelmiyosa.
neden kendimi bunun için sıkıyım ki.
kendimden daha cok değer verdiğim insanlar gidiyo bi gün. herkes gibi..
benide alıp gidiyolar.
sonra benden aldıkları parçaları çöpe atıp. hayatlarına kaldıkları yerden hiçbişey olmamış gibi devam ediyolar.
evet hiçbişey olmamış gibi bende devam edebilirim. gülebilirim.
hedeflerime odaklanıp güzel bi yaşam sürebilirim.
tanışılacak o kadar cok insan,öğrenilecek,yapılacak o kadar şey var ki. gidilecek cok sehir. tekrar tekrar sevilecek o kadar insan.
cekilecek acı. öperken heyecandan geberecek dakikalar.
hepsi önümde.
benden bi tane. hayatım bi tane.
herşey elimde. hersey cok acık,hersey cok kolay.
gerisi güzel. gerisi hoş.
gerisi mutluluk.
şimdi iyiyim işte.
kendi güneşimi kendim yaratıyorum.
ve daha güçlü şekilde doğmaya hazırlanıyorum.
korkun benden.....


coming soon....:)

15 Ocak 2009 Perşembe

yalnızlığımın aydınlık noktası.


Yeniden dünyaya gelişe inanmazdı önceleri,ama farketti ki bi kaç kez yaşıyo insan bu ucuz hayatı. Yeniden diriliyo tüm ölümlerden sonra. Ölümün soğuk kollarında cırpınıp dururken,karanlığa aşıkken,geceler kısa.. gündüzler hep uzunken. küfrederdi uyandığı her sabaha. her uyanışta bi sıkıntıyla kalkardı. Herseyin bitmesi için dua ederdi,ama ne çare.
yağmurların altında sırılsıklam yalnızığın içinde en ufak bi çıkış noktası arardı gözleri. Kuru bi yer,sıcak belki...Acı doruk noktasındayken. Gözlerden her akan gözyaşı alev parçaları şeklinde içindeki cehenneme dogru akardı. Daha da alevlenirdi o zaman,daha bi kendinden geçerdi. Öylesine cekilen bi acı içinde. Ölmek isterdi..ama bi türlü ölemezdi. Acı cekerek yaşamaktansa karanlık,soğuk,her saniye onu kemiren canlılarla dolu toprak parcasında görürdü çareyi. O canlılar beyninin içinde dolaşan ve her saniye onu kemiren düşüncelerden daha kötü olamazdı. O soğuk toprak, onun gidişiyle hissettiği tüm vücudunu saran soğukluktan daha soğuk olabilir miydi,karanlık onun bıraktığı,içinde kaldığı.. her saniye karanlığın her tonunu tanıdığı zamanlardan daha bunaltıcı olamazdı. diye düşünmüştü.
Ne kadar cok sey yaşadım? dedi bu yaşına kadar. Cok acı cektim dedi. acıyı aslında daha hic tatmamışken. yaşadıklarının acı oldugunu düşünürken. Şarkıların onu başka yerlere cektiğini. Onsuz bi hayatın hiç birşeye yaramayacağınıda...o soğuk toprak parçası bu umutsuz yaşamdan daha ilgi cekici,dedi. Elinde tek tabanca. tek kurşun.
Gitmek mi,kalmak mı diye geçirdi içinden. ama hatırlamıştı ki..her karanlığın sonunda güneş doğar bi zaman sonra. Her mutsuzluk bi mutluluğa neden olur. Hep hayaller var ve umut edilmelidir. Düşündü O'nu. yaşadıklarını.

...

Kararı kesindi. İçinde dolaşan saçma sapan düşüncelerden kurtulmalıydı. Ruhunu delip geçen
kurşunlar daha dokunmamıştı saflıkla sarıp sarmaladığı kalbine. Hep içindekini iyi yaşattığı kalbine.Ama içi boşalmış,daha önce bir araya geldiğinde mutluluk komasına sokabilen cümleler başka öznelerle,başka nesnelerle bir araya gelip tek kurşunda tüm saflığı aldı etrafından kalbin. Sonra her ses tonunda kalbin içine girdi ve ne var ne yoksa yıktı geçti...Koruması gereken hic bisey kalmamıştı,hayal ettiği herşey gömülmüştü zaten toprağın altına..

..işte şimdi elinde tek kurşun vardı. tek harekette bitirdi kendi işini... düşünceleri ölmüştü.

düşünemiyodu artık,karanlığın altına gömülü kaldı. iğrenç böceklere yem oldular. Kalbi hala atıyodu yeşil duvarlı evin bi odasında.. kalbinden bi parçası hala yaşıyodu...

düşüncesiz karanlığın altında dinleniyo artık,kimseye karışmadan bulaşmadan...

ama inanıyo ki. Güneş doğacak mezarının üstünden işte o zaman yeniden dünyaya gelecek.......

...

12 Ocak 2009 Pazartesi

ağzım açık kaldı.

Cuma gecesi son umutlarımla birlikte günlüğü bitirdim. Ne kadar geri dönüşü için yapmadım desemde. içten içe dönmesini istediğimden. Özlemimden geberdiğimden.. defteri bitirdim.. 24 aralıkta başlamıştım ve içimden geçen her kelimeyi döktüm ona. kalbimden geçen herseyi. bazen kendime bile itiraf edemediklerimi yazdım. Yaşadığımız her günde hissettiklerimi.. onu ne kadar özlediğimi. ne kadar sevdiğimi,ne kadar acı çektiğimi yazdım. gurur yoktu. seven kalplerin gururu olmazmış ya. acizlerin maskesiymiş ya gurur. bundan yazdım bu defteri.. geri gelmeyeceğini bildiğim için..
hayatımda daha önce kimseye yapmadığım sürprizi yapıcaktım ona. seven filminin defterini filmin içine yerleştirdim..defterin sonunda. eğer değişirse düşüncelerinn hiç bişey söyleme. beni çağır birlikte sevenı izleyelim dedim. cunku o bana seven'ı izleme birlikte izleyelim demisti..
kutu yaptım bi tane. içinde filmle birlikte defter. bi kucuk rakı. rakı bardakları. bide dinlemesi için cd koydum.. 4tane zeki mürenden. bi tane ayla dikmen. sezen aksu,rafet el roman,ayten alpman.
kutuyu hazırladım kapağınada yazı yapıştırdım. yapması gerekenleri.. bide anlamadın şiirinden alıntı.. kutu hazırdı.
zeki müren ve rakıyı keyiflenmesi için koydum. cok severdi..
evinin önünde bekledim kaç sabah. kac aksam. pencerelerine baktım. bazen kedisini izledm camın kenarından..
o gün yine evinin yanındaki cafede arkadasımla oturup havanın kararmasını bekledik. annesinin evde olmaması için dua ettim. evet akşam 6 olmustu cumartesi günü.. mustafa geldi. kutuyu o vericekti. ben evinin yanındaki cafede... mustafa gitti. pakedi verdi ve geldi..
heyecandan geberiodum.. cok mutluydum ona ulasıcagı icin.. mustafaya 79798798 kez onu anlattırdım. elinde sigarası varmıs. sakalları uzamış.. kutuyu aldıktan 10dakika sonra mesaj attı.
-ne diyim. ağzım açık kaldı.teşekkür ederim.

cevap atmadım. defterimi okuduysa bana bi cevap vermesi. bazı seyleri acıklaması gerek..
uf yazamıyorum buraya. cok güzeldi. cok derindi yazdıklarım.. ben hayatımda hickimse icin böyle bişey yapmadım.. kimseyi böylesine sevmedim!

6 Ocak 2009 Salı

04.01.09 00:24


Bu gece diğer akşamlardan daha bi başka özlüyorum seni.Daha farklı...daha bi başka boyutta..çoğaltıyorum seni bu akşam. sana göre ayarlanmış bi fotokopi makinesi gibi kalbim.sırf senin icin calısıyo...Kuru gözyaşlarım var ,dışarı akamıyolar.Benden sıkılmanı istemiyorum,bu gece mesaj attım sana 3 tane.Blogspotta yazdıgım yazının bi bölümü..Cevap yok,beklemediğimi belirttim.Kopamıyorum Cagan...Kalbim cok acıyo. Şu iki günlük dünyada neden bu haksızlık.. niye?bi şekilde gülemiyorum .Etrafımdaki mutlu insanlara bakıyorum.Nası başarabiliyolar diye merak ediyorum sadece.Günlerce senin olmak istiyorum.Bu konular karşılıklı tabiki.Keşke ikimizide yaşatabilseydim. İkimiz içinde nefes alabilseydim.Küçük bi ev olurdu içinde yaşadığımız. Sen olurdun,kokun olurdu,ben olurdum. Televizyonumuz olurdu siyah bi tane,çalışmasada olur...Karanlığı hissettiklerimizle aydınlatırdık. Sonra parçalanmış kuklalar gibi yönlendirirdik hayatımızı. Yemek yapardım sana,müzik sesleri olurdu her yandan gülüşünü bastıran. Tüm Çağanları tanırdım o zaman. Paranoyak Çağanı da severdim yalnızlığımızda,sıkılır kaçmak isterdin bazen giderdim o zaman. sonra yine gelirdim.Geceleri tek yastığım olurdun. Sevdiğin göbeğimin üstünde uyurdun bazen. Üşürsen ısıtırdım seni en saf duygularımla beraber. Konuşmazdık bazen. Yine bakardın bana. Ağırlığını üstümde hissetmedikten sonra ne anlamı olurdu ki.. Üstü karalanmış tüm yaşanmışlıkları atardık kirliye,Renklileri siyahları beyazları ayırır yıkardık birlikte. sonra temizlenmiş şekilde geçirirdik üstümüze tekrar,etrafımızda bıraktığı pis kokuları gitmiş şekilde. Daha bi mutlu olurduk o zaman. Daha bi biz olurduk. İçerdik seninle. sarhos olurdum senle sonra. Hayattan aldığımız yaraları birlikte sarardık... Kanarsa eğer bakmazdın sen. kan görmeye dayanamazsın.. ben kapatıp,iyileştirirdim hepsini sen görmeden. Kadının olurdum sonra,ağlardık birbirmiz için utanmadan. Sıkılır mıydık yaşadıklarımızdan? sanmıyorum.. ruhumuz yenilendirdi bazen. dedim ya Biz Biz olurduk o zaman!

dear diary


- ona günlük yazıyorum günlerdir. bu haftasonu biter sanırım. bana verdiği seven adlı filmin icinden cıkan bi defter. ona ait bişeye onunla ilgili duygularımı yazıyorum. tüm hissettiklerimle. buraya yazıcak bisey kalmıyo o yuzden bi zamandır.

1 Ocak 2009 Perşembe

yok SARHOS değilim...

2009 senesi umarım hepimiz icin guzel seyler getirir.
hepinize iyi mutlu yıllar!!!
dün gece arkadasın evindeki party.
icilmeye basladı....yemek alkol eğlence. müzik. hızlı icince midemin icinde karmasa olusmustu.. dönüyodum. inanılmaz sekilde dönüyodum. sanki lunaparkta balerine falan binmistim..yattık yere saat daha 10a yaklasıyodu. sanırım yeni yılı göremicektim.bi hızla tuvalete gittim. cisimi yaparken elime telefonu aldım. kendimden gecmistim.. mantığım cok uzaklardaydı. kalbim telefondan o ismi girdi. cagan... aradım.
gayet neşeli bi sesle açtı. sessizdi etraf
napiosun dedi.
hic dedim kötüyüm dedim. farketti zaten..
dur daha saat 9 dedi..
hayır dedim 10!
kus biraz rahatlarsın dedi.
cagan dedim!
-İÇERDE MİLLETE ELVIS COSTELLO I WANT YOU DİNLETİYODUM SENİ ARIYIM DEDİM..
BENİ HİC ÖZLÜYO MUSUN? BEN SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM...
-tabikide clementinecim
-HİC AKLINA GELİYO MUYUUM?
-canim bunları sonra konusuruz yüzyüze konusuruz dedi. geliosun tabi ama falan dedi. kıvrandı durdu
-YÜZYÜZE KONUSAMIYORUZ SİMDİ SÖYLE. COK ÖZLÜYORUM BEN SENİ.YARIN ARADIĞIM İCİN COK PİSMAN OLUCAM AMA İCİMDEN GELDİ..
-içinden geldiyse sorun yok ne guzel işte ...
-ASLINDA HEP İCİMDEN GELİYO AMA KENDİMİ TUTUYORUM.MANTIKLI DÜŞÜNÜP KENDİMİ TUTUYORUM...
-BENİ SEVİYO MUSUN.. HİC SEVMEDİN. SÖYLESENE...
-sonra konusalım olur mu simdi iyi değilsin. kus biraz kendine gel. yat uzan birazcık. sonra konusalım
-HAYIR!
-evet
-HAYIR!
-evet
-PEKİ.
kapadık sonra. bu sırada kapıyı kitlediğim icin arkadaslar içeri girip bana bakmak istiyolardı. acmadım. açtım sonra. klozete dayadım kafamı. ve başladım onu düşünüerek icimdeki tüm alkolü cıkarmaya... her seferinde onu kusuyodum... onu düşünüp boşaltıyodum icimi...
özledim sonra.
sacmaladım.
pisman mıyım.. bilmiyorum. aramamalıydım.
sacmaladım.
sarhos değilim. hic değilimm..