28 Temmuz 2013 Pazar

blue

odaklanması zor hayatlarımız olduğu doğru.
hepimizin bomboş hayatları olduğu daha dogru. 

o kadar sıkılıyoruz ki bazen. anlamıyoruz bile neler oldugunu hayatımızda. bi arkamıza yaslanıp oh ceksek sanki titricek keskul gibi karşıki dağlar..

cerenin dediği gibi ait olmamız gereken bi kişi mi var? O kişi. yemeğini hazırlayıp çocuklarını doğurmak istediğimiz? O kişiyi bulduğunda onun senin olmaması adaletsizlik mi?

senin değilse belkide o kişi O kişi değildir. bunu anlamakta zorlandığımız dönemler geldi geçti. 

şimdi aşk kalmadı kesinlikle. düşünüyorum bazen.. artık sadece dudaklarının güzelliğiyle iç titreten. her seyiyle gozumuzu kor eden biri girebilir mi hayatımıza?

koskoca dunyada iki tip erkek var. biri seni götürmek isteyen. biri elini tutmak isteyen. 
genelde ilkini seviyoruz biz. neden duygusal olarak ulasılmaz oldugu icin mi? ugrasmayı sevdigimiz için mi? biseyleri degistirmeyi sevdigimizden mi??

bi erkeği değiştiremeyiz. bi erkeği değiştirmeye calisicagina git saçının falan rengini değiştir daha hayırlı daha faydalı. daha az sıkıntılı en azından...

21 Temmuz 2013 Pazar

çok ara vermişim.

bi zamanlar evimdi bu blog benim. küçük saf kalbimin küçük hayal kırıklıklarını paylaştığım..

 anı anına. heyecanla. sanki en yakınıma anlatır gibi bu harfleri yanyana getirip bi dünya oluşturmuşum kendime.. küçükken hep günlük tutardım ben. bu yazılarda benim saflığımmış. benmişim. kendimmişim. her seyiyle.. her sayfaya tıkladığımda o günlerin kokusu geliyo burnuma.

kadıköy kokusu
moda kokusu
bahariye kokusu
aşk kokusu
masumluk kokusu
3 harfi yanyana getirip oluşturdugumuz aşk degil. gerçek aşk. gerçek sevgi... ufak  hayranlıkların kokusu.

şarkılar geliyo sonra o donemlerden kulaklarıma. anlar.. her sey cok guzelmis.