15 Kasım 2010 Pazartesi

social network

dağılıyorum önce... parça parça her tarafa
dökülüyorum.
sonra senin kokun geliyo çok uzaklardan...beni tek tek toparlıyo bi araya. sallana sallana kırık taşlardan tekrar bir araya geliyorum. göçük altındayım yoklugunda.üşüyorum. hayatımda oldugun zamanlar bi senede bir elin parmaklarını geçmesede 2 senedir ben seni çok özlüyorum.senin kokunla beslendikçe ben daha bi farklı seviyorum seni. daha çok artıyo..2 sene önce bugün. ben sana bi kez sarıldım diye ağlamıştın. tutamamıştın gözyaşlarını mutlulugundan.
zaman...geçmesene.. geçmese. hayatımdan bi an seçsem..sadece bi an..
ne huzurla annemin saçlarımı okşadıgı an olurdu..
ne de birinci olup milli takıma girdiğim gün...
o an var ya.. elini yanagına yaslayıp deli divane eşliğinde bana baktığın an olurdu...
keşkelerle gecmezmis zaman. ama keske. keske o zamanda kalsaydık...
içim yanıyo. yüzüm buruşuyo. bi tane gözyaşı akıyo. sonra yine düzeliyo suratım.ağlamayı unutmuşum. acısı taze değil belki. evet 23 ay 3 gün gecmis... kanayan yaraların kabuk baglaması icin baya fazla bi zaman...ama ben mi kanatıyorum
yeniden yeniden yeniden kitapcım?
hayır.... sende bende suçluyuz bu oyunda.
bakmasaydın bana öyle güzel.kokun beni alıp götürmeseydi kafamda kurduğum sadece seninle benim yaşadığım adaya... icimde anlamsız bi sıkıntı var şuan.
dun aksam..sen ben. kokun. yine beraberdik modaya karşı...
"seni başrole koymak icin bi hikayeye gerek duymuyorum ben artık" dedin...tam 2 sene önce 3 saat sonra.....ajanda gibi oldu zihnim. kalbimi sarmaşıkların sardı.hepsi senin yuzunden....
bakmasaydın bana öyle guzel keske..............

Hiç yorum yok: